Çin ve Rusya atmosferi kontrol etmek için gizemli deneyler yapıyor

Çin ve Rusya’nın geçtiğimiz yıl yüksek frekanslı radyo dalgaları ile Dünya’nın atmosferini değiştirmek amacıyla ortaklaşa şekilde bir dizi tartışmalı deney yürüttüğü ortaya çıktı.

Popular Science ve South China Morning Post gazetesinin haberlerine göre, 2018 yılı Haziran ayında, bilim insanları iyonosferde değişiklikler yapmak için Moskova’nın doğusundaki Vasilsursk kasabasının yakınında bulunan ve Sura İyonosferik Isıtma Tesisi olarak adlandırılan bir üsten yüksek frekanslı radyo dalgaları yaydı.

Vasilsursk’ün yaklaşık 500 kilometre üstünde, 126 bin kilometrekarelik bir alanın sıcaklığını 100 derece artıran (İngiltere’nin yaklaşık yarısı) toplam beş deney boyunca, Çin sismo-elektromanyetik uydusu Zhangheng-1 de yörüngeden plazma bozukluğunun etkilerini ölçtü.

Peki neden iyonosfer? İçinde barınan iyonlaşmış gaz (plazma), radyo iletişimi için çok önemli ve stratejik durumda. Bilim insanları ve hatta hükümetler, üst atmosferin bu kısmını oluşturan yüklü parçacıkları seçici bir şekilde bozarak, uzun menzilli radyo sinyallerini kuramsal olarak yükseltebilir veya engelleyebilirler.

Operasyon ekibinden isminin açıklanmasını istemeyen Çinli bir yetkili, araştırmanın tamamen bilimsel olduğunu, atmosfere zararı olmadığını, “Tanrıcılık” oynamadıklarını ve Ruslarla işbirliği yapan tek ülkenin Çin olmadığını söyledi.

sura tesisi
Sura İyonosferik Isıtma Tesisi

ABD, ÇİN VE RUSYA’NIN İYONOSFER SAVAŞI

Rusya ve Çin, atmosfer koşullarını askeri amaçları için değiştirmek isteyen yegâne ülkeler değiller.

Sovyetler Birliği tarafından 1980’lerin başında inşa edilen Sura İyonosferik Isıtma Tesisi’nin, yaklaşık on yıl sonra ABD’nin Alaska eyaletinde kurulan ve Yüksek Frekanslı Aktif İyonosferik Araştırma Programı (HAARP) adı verilen çok daha büyük olan bir atmosferik ısıtma tesisine ilham verdiği iddia ediliyor. HAARP, başlangıçta ABD ordusunca kısmen maddi destek görüyordu fakat artık Alaska Fairbanks Üniversitesi tarafından yönetiliyor.

haarp1
HAARP Tesisi

ABD Hava Kuvvetleri, atmosferde düzenleme yapmaya çalışmaktan vazgeçmiş değil. Kurumun son zamanlarda gerçekleştirdiği projeler arasında; yüklü parçacıklardan oluşan plazma bombalarını üst atmosfere bırakmanın iyonosferi nasıl etkilediğini görmek de yer alıyor.

İddialara göre, Çin’in güneyindeki Sanya şehrinde de gelişmiş bir iyonosfer ısıtıcısı inşa ediliyor. Çin basını, bu tesisin Güney Çin Denizi üzerindeki iyonosferi değiştirebileceğini öne sürüyor.

Çin ve Rusya’nın son deneylerinin “oldukça başarılı” olduğu iddia ediliyor. Ortada atmosfere zarar veren çirkin bir şeylerin döndüğüne dair henüz bir kanıt yok. Ancak Rusya 2018’de çeşitli zamanlarda GPS bozma sinyalleri göndermekle suçlanmıştı ve iyonosferik düzenleme deneyleri, kuramsal yönden bu olayla ilişkili olabilir.

Safir ve yakut bulutlarıyla kaplı gezegen

Gökbilimciler, Dünya’dan 1000 ışık yılı uzaklıktaki bir gaz devinin atmosfer koşullarını inceledi.

Bilim insanları, ilk kez Güneş Sistemi dışındaki çok uzak bir gezegenin hava durumu özelliklerini detaylı olarak inceledi. Dünya’dakilere benzemeyen bulutların safir ve yakuttan oluştuğu belirtiliyor.

Nature Astronomy dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, Dünya’dan yaklaşık 1000 ışık yılı uzaklıktaki gaz devi ‘HAT-P-7b’ gezegeni (diğer adıyla ‘Kepler-2b’), Kepler Uzay Teleskobu ile incelendi. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre). Cygnus (Kuğu) Takımyıldızı’ndaki bu gezegen, Dünya’dan 16 kat büyük bir gaz devi. Yani Jüpiter’e benziyor.

Kendi yıldızına çok yakın bir mesafedeki yörüngesinde ilerleyen HAT-P-7b’nin sadece bir yüzü güneşine bakıyor. Bu yüzden gezegenin bir tarafı hep gündüz, diğer yüzü ise hep geceyi yaşıyor. Gezegenin aydınlık kısmındaki ortalama sıcaklık yaklaşık 2100 derece. Gece tarafında ise 1300 derece. Aşırı fark yüzünden ekvatoral bölgesinde çok şiddetli rüzgarlar esiyor.

566452main_million_670
İllüstrasyon: NASA

Rüzgarlar, gece tarafındaki bulutları gündüz bölgesine doğru taşıyor. Bulutlar, aşırı gündüz sıcağı ile buharlaşmadan önce bir süre aydınlık tarafta da ilerleyebiliyor ve ışığı yansıtabiliyor. Bulutlar tamamen buharlaşmadan yıldızın ışığını kesiyor ve gündüz yüzündeki ‘sabah’ saatlerini biraz “serinletebiliyorlar”. Yani gündüz sıcaklığını yaklaşık 1700 dereceye indirebiliyorlar. (Bu, Dünya’da demiri eritebileceğiniz bir sıcaklık). Gökbilimciler, bulutların ışığı yansıtabildiği bu anları, aynı zamanda gezegenin en parlak ışığı yaydığı nokta olarak belirledi.

Bulutlar Dünya’dakilere benzemiyor. Hangi maddeden oluştukları kesin bir şekilde bilinmiyor. En güçlü teori; elmastan sonraki en sert mineral olan korindon. Dünya’da kırmızı renkte olanı yakut, öteki renklerde olanı ise safir olarak biliniyor. Zaman zaman görünüp kaybolan bu bulutların değerli madenlerden oluşmaları büyük bir ihtimal.

image_848_1.jpg
HAT-P-7b gezegeni (solda) ile etrafında döndüğü yıldız (sağda). (Fotoğraf: Hubble)

Peki bu bilgilere nasıl ulaşılabiliyor? Bilim insanları, çok uzak bir dünyanın atmosfer koşullarını modellemek için o gezegenden yansıyan ışığa odaklanıyor. Bazı gezegenler kendi güneşlerinin sıcaklığı ile ısınır. Eğer o gezegen bulutluysa, etrafında döndüğü yıldızın ışığını çeşitli şekillerde yansıtır. Gezegenin ışığındaki değişiklikleri görebilir ve böylece yabancı bir dünyanın yüzey parlaklığının bir haritasını oluşturabiliriz. Gelişmiş teleskoplar, değişik filtreler sayesinde ışığı farklı detaylarıyla inceleyebilir, yabancı bir gezegenin atmosferindeki elementleri tespit edebilir. Gezegenin birden çok yörüngesini gözlemlersek, o parlaklığın her yörüngede nasıl bir değişime uğradığını görebiliriz ve gezegenin atmosferinin zaman içinde nasıl değiştiğini öğrenebiliriz.

Önümüzdeki yıllarda uzaya fırlatılacak yeni nesil gelişmiş teleskoplar (NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu ile Avrupa Uzay Ajansı’nın PLATO Teleskobu), bizlere uzak dünyaların atmosfer koşulları hakkında daha kesin bilgiler sunacak.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)