Bitkiler ‘çığlık’ atar mı?

GÖKHAN ‘ABDULLAH’ ÖZTÜRK / İSTANBUL

Bir bitkiye zarar verirseniz ‘çığlık’ atar. Ancak bu, bizim bildiğimiz şekilde çığlık değil.

Yapılan son araştırmaya göre, bir bitki strese girdiğinde, insan işitme aralığının dışındaki ultrasonik frekanslarda patlama veya tıklama sesleri yayıyor. Bilim insanlarına göre bu, bitkilerin sıkıntılarını çevrelerindeki dünyaya iletme yollarından biri olabilir.

Science Alert’in haberine göre, araştırmayı yürüten Biyolog Lilach Hadany, sessiz bir alanda bile aslında duymadığımız sesler olduğunu, bu seslerin bilgi taşıdığını, duyabilen hayvanlar olduğunu, dolayısıyla çok sayıda akustik etkileşimin meydana gelme olasılığının var olduğunu söylüyor.

Hadany, “Bitkiler, böcekler ve diğer hayvanlarla her zaman etkileşim halindedir ve bu organizmaların çoğu iletişim için sesi kullanır, bu nedenle bitkilerin sesi hiç kullanmaması düşük bir ihtimal” diyor.

Araştırmaya göre, stres altındaki bitkiler düşündüğünüz kadar pasif değil. Oldukça dramatik bazı değişimler geçiriyorlar. Bunlardan en tespit edilebilir olanlarından biri (en azından biz insanlar için), oldukça güçlü bazı aromaların salınması. Ayrıca renklerini ve şekillerini de değiştirebiliyorlar.

SESLERİ HEM ALGILIYOR HEM DE ÜRETİYORLAR

Bu değişiklikler, yakınlardaki diğer bitkilere tehlike sinyali verebilir, onlar da buna karşılık olarak kendi savunmalarını güçlendirebilir ya da bitkiye zarar veren haşerelerle başa çıkmaları için hayvanları kendilerine çekebilir.

Ancak bitkilerin ses gibi başka tür sinyaller verip vermediği tam olarak bilinmiyor. Birkaç yıl önce Hadany ve arkadaşları, bitkilerin sesi algılayabildiğini tespit etti. Sorulması gereken bir sonraki mantıklı soru, bunu kendilerinin üretip üretemeyecekleriydi.

Bunu öğrenmek için domates ve tütün bitkilerinden yayılan dalgalar, çeşitli koşullarda kaydedildi. İlk olarak, bir taban çizgisi elde etmek için stressiz bitkiler kaydedildi. Daha sonra susuz bırakılmış bitkileri ve gövdeleri kesilmiş bitkileri kaydettiler. Bu kayıtlar önce ses yalıtımlı bir akustik odada, sonra da normal bir sera ortamında gerçekleştirildi.

Ardından, strese maruz kalmamış bitkiler, kesilmiş bitkiler ve susuz kalmış bitkiler tarafından üretilen sesleri ayırt etmek için bir makine öğrenimi algoritması oluşturdular.

Bitkilerin çıkardığı sesler, insanların çıkaramayacağı kadar tiz bir frekansta, bir metreden fazla bir yarıçap içinde algılanabilen patlama veya tıklama seslerine benziyor. Stres altında olmayan bitkiler fazla ses çıkarmıyorlar.

Buna karşılık, stres altındaki bitkiler çok daha gürültülü ve türlerine bağlı olarak saatte ortalama 40 klik sesi çıkarıyorlar. Sudan mahrum bırakılan bitkiler fark edilebilir bir ses profiline sahip. Gözle görülür susuzluk belirtileri göstermeden önce daha fazla tıklamaya başlıyorlar, bitki kavruldukça artıyor ve bitki kurudukça gücü azalıyor.

Lilach Hadany ve arkadaşlarının algoritması, bu seslerin yanı sıra bunları çıkaran bitki türlerini de ayırt edebiliyor. Bunlar sadece domates ve tütün bitkileri değil. Ekip, çeşitli bitkileri test etti ve ses üretiminin oldukça yaygın bir bitki aktivitesi olduğunu gördü. Buğday, mısır, üzüm ve kaktüsün ses çıkardığı kaydedildi.

SESLERİ NASIL ÇIKARDIKLARI BİLİNMİYOR

Ancak hala birkaç bilinmeyen var. Örneğin, seslerin nasıl üretildiği. Daha önceki araştırmalarda, susuz kalmış bitkilerin kavitasyon, yani gövdede hava kabarcıklarının oluştuğu, genişlediği ve çöktüğü bir süreç yaşadığı tespit edilmişti. Bu, insanların eklem çatlatmasında duyulabilir bir patlamaya neden olur; benzer bir şey bitkilerde de oluyor olabilir.

Diğer sıkıntı koşullarının da sese neden olup olamayacağı da henüz bilinmiyor. Patojenler, saldırı, UV ışınlarına maruz kalma, aşırı sıcaklıklar ve diğer olumsuz koşullar da bitkilerin balonlu naylon gibi patlamaya başlamasına neden olabilir.

Başka bir noktaya daha dikkat çeken Hadany, “Örneğin, bir bitkiye yumurta bırakmak isteyen bir güve veya bir bitkiyi yemek isteyen bir hayvan, kararlarını belirlemek için sesleri kullanabilir” diyor. Biz insanlar için bunun sonuçları oldukça açık; susuz bitkilerin imdat çağrılarına kulak verebilir ve bir sorun haline gelmeden önce onları sulayabiliriz.

Bununla birlikte, diğer bitkilerin bu sesleri algılayıp yanıt verip vermediği bilinmiyor. Önceki araştırmalar, bitkilerin sese tepki olarak kuraklığa karşı toleranslarını artırabildiklerini göstermişti. Bu sebeple, bu ihtimal kesinlikle akla yatkın. Hadany ve ekibi, araştırmalarının bir sonraki aşamasını bu noktaya yönlendireceklerini söylüyor:

“Artık bitkilerin ses yaydığını bildiğimize göre, bir sonraki soru ‘kim dinliyor olabilir?’ Şu anda hem hayvanlar hem de bitkiler olmak üzere diğer organizmaların bu seslere verdiği tepkileri araştırıyoruz ve ayrıca tamamen doğal ortamlardaki sesleri tanımlama ve yorumlama yeteneğimizi de keşfediyoruz.”

Araştırma sonuçları Cell dergisinde yayımlandı.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)