Kayıp altınların gizemi: Bulunamayan 6 değerli batık

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun şaşırtıcı bir raporuna göre, okyanuslarda, göllerde ve nehirlerde yaklaşık 3 milyon gemi enkazı var.

Mental Floss’un haberine göre, Batı Pasifik ve Kuzey Atlantik’teki II. Dünya Savaşı kalıntıları ile Namibya Çölü ve Kansas’taki mısır tarlaları da dahil olmak üzere asla düşünmeyeceğiniz yerlerde gemi batıkları bulunuyor. New York’ta bile enkazlar var: İkiz kuleler 11 Eylül saldırılarında yıkıldıktan sonra, kazıcılar yıkıntıların altında 1773’ten kalma bir gemi enkazı buldular – ahşap kalaslarındaki halkaları inceleyerek geminin tarihini çıkardılar.

Titanic, Lusitania ve Endurance gibi kendi filmleri, kitapları, hayran kulüpleri, müze sergileri ve tüketici ürünleri olan batıkların yanısıra başka bir enkaz sınıfı daha var: Kayıp, unutulmuş, esrarengiz ve göz kamaştırıcı derecede değerli.

Bu sınıftaki birkaç gemi yüzyıllardır kayıp, bazıları milyonlarca (veya milyarlarca) dolarlık kayıp hazine / altın taşıyor. Ünlü batık avcısı David Mearns’e göre onları bulmanın anahtarı, zahmetli bir şekilde deniz yatağını aramak değil, bir geminin nasıl yapıldığı, nerede denize indirildiği ve nerede battığı da dahil olmak üzere her ayrıntısı üzerinde aylarca veya yıllarca araştırma yapmak. Mearns, yeni kitabı ‘Sinkable: Obsession, the Deep Sea ve the Shipwreck of the Titanic’ için verdiği bir röportajda, “Herkes aramaya evinden başlayabilir” diyor.

İşte dünyanın en değerli kayıp batıklarından olan ve hala bulunmayı bekleyen altı enkaz:

1 – ‘Flor de la Mar’ (1511)

1502’de Portekiz donanmasının en önemli parçası olan Flor de la Mar, aslında fiilen bir yağma gemisiydi. On yıl boyunca, gemi Portekiz’den Hürmüz’e (bugünkü İran’da), Malakka’ya (Malezya’da) ve Goa’ya (Hindistan’da) yolculuklar yaptı. Sömürülen halka ihtiyaçlarını getirdi ve altın ile diğer değerli eşyalarla Portekiz’e döndü. Flor de la Mar, 1511’de 400 adam ve binlerce kiloluk altınla aşırı yüklenmiş olarak Malakka’dan dönerken Sumatra yakınlarındaki bir fırtınada battı.

Gemideki kayıp altınların bugünkü değerinin 2 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor.

500 yıllık söylentiler doğruysa, Flor de la Mar dünyadaki en değerli gemi enkazı olabilir. Ancak bu yüksek değerli kargo, Portekiz, Malezya ve Endonezya arasında siyasi bir krize yol açabilir. Herkes bu ödül üzerinde hak iddia edebilir ve onu bulan girişimci kaşif çok az bir pay alabilir.

2 – ‘S.S. Waratah’ (1911)

S.S. Waratah, ‘Avustralya’nın Titanik’i olarak adlandırılan bir İngiliz yolcu gemisiydi ancak gerçek Titanik’ten dört yıl önce, 1908’de denize indirildi.

750 yolcu ve 150 mürettebat kapasitesine sahipti. Londra’dan Sidney’e bir gidiş-dönüş sefer yaptı. Ancak ikinci yolculuğunda, geminin aşırı ağır olduğu ve yalıtılmamış bir kazandan çıkan küçük yangınlara eğilimli olduğu ortaya çıktı. Güney Afrika’da Cape Town yakınlarında, dalgalı suları, kötü hava koşulları ve kayalık çıkıntıları ile bilinen tarihi bir gemi enkazı mezarlığında kayboldu.

Titanik’e olan benzerlikleri onu daha popüler hale getirildi – her iki gemi de teknolojik olarak gelişmiş, zenginlere yönelik ve ‘tamamen batmaz’ olarak kabul edilmişti – 1980’lerde Waratah’ı bulma çabaları başladı. Araştırma grupları, varsayılan enkaz bölgesi çevresinde bir sonuç getirmeyen en az altı keşif gezisi yaptı.

Ünlü batık avcısı Emlyn Brown, 2004’te nihayet pes ettiğinde, The Guardian’a verdiği röportajda, “Hayatımın 22 yılını gemiyi arayarak geçirdim” dedi. “Bütün seçenekleri tükettim. Şimdi nereye bakacağım konusunda hiçbir fikrim yok.”

3 – ‘S.S. Arctic’ (1854)

1850’de denize indirilen S.S. Arctic, lüks ve hızlıydı; Atlantik’i 10 günde geçebiliyordu. Özel gemi, Amerikan merkezli Collins Line’ın İngiliz Cunard Line şirketi ile rekabet etmesine yardımcı olmak için ABD hükümetinden cömert bir sübvansiyonla inşa edildi.

S.S. Arctic, Trans-atlantik hizmetinin dördüncü yılında, 1854’te bir gece Newfoundland yakınlarında bir Fransız buharlı gemisiyle çarpıştı. (Tesadüfen, Titanik’in aynı rota boyunca zıt yönde ilerleyerek kaybolduğu yerden çok uzakta değil). Battığı sırada neredeyse 300 kişinin ölümüne neden oldu. Mürettebatın çok az sayıdaki cankurtaran sandalına bindiğinin ve bu sebeple gemideki tüm kadın ve çocukların öldüğünün korkunç bir şekilde ortaya çıkması durumu daha da kötüleştirdi.

S.S. Arctic trajedisi, batı ülkelerinde gemi kazalarında kadınların ve çocukların geleneksel olarak önce kurtarıldığına dair uzun süredir devam eden inancın da altını oydu – 2012’de yapılan bir araştırmaya göre bunun büyük ölçüde bir efsane olduğu da ortaya çıktı. Kurtarılırlarsa genellikle son sırada yer alıyorlardı. Bu utanç verici ve önlenebilir trajediye rağmen, ABD’de veya İngiltere’de hiçbir soruşturma yapılmadı. Ne gemi bulunabildi ne de birileri mahkum edildi.

4 – ‘Merchant Royal’ (1641)

Bugüne kadar bulunan en değerli batık, 1622’de yola çıkmadan önce, yüklemesi iki ay sürecek kadar çok altın taşıyan bir İspanyol kalyonu olan ‘Nuestra Señora de Atocha’ydı. Ünlü enkaz avcısı Mel Fisher tarafından 1985’te Florida Keys açıklarında bulunduğunda, içindeki altına 400 ile 450 milyon dolar arasında değer konulmuştu.

Ancak Atocha’nın hazinesi, bugün 1 milyar dolardan fazla değere sahip 45 bin 360 ton altın taşıdığına inanılan İngiliz gemisi Merchant Royal’inkinin yanında cüce kalıyor.

Merchant Royal, 1641’de, İngiltere, Cornwall yakınlarındaki Scilly Adaları civarında bir yerde battı. 2007 yılında, ‘Black Swan Project’ kod adı altında çalışan profesyonel bir kurtarma şirketinin üyeleri gemiyi bulduklarını düşündüler.

Ancak gemide bulunan 500 milyon dolar değerindeki altın, beklentiler düşünüldüğünde hayal kırıklığına yol açtı ve enkazın başka bir gemiye ait olabileceği ihtimallerini akla getirdi. Geminin daha sonra muhtemelen 1804’te batan bir kalyon olan ‘Nuestra Señora de las Mercedes’ olduğu kabul edildi – yani Merchant Royal ve tüm altınları, hala Land’s End, İngiltere yakınlarında bir yerde bulunmayı bekliyor olabilir.

5 – ‘Santa María’ (1492)

Ünlü gemi üçlüsü – Niña, Pinta ve Santa Maria – Kristof Kolomb’u 1492’de Hispaniola’ya (bugünkü Haiti) taşıdı. Ancak sadece ilk iki gemi, İspanya’ya geri dönebildi.

Yolculuğun raporlarına göre, Kolomb ile bir haritacı ve Santa María’nın gemi ustası Juan de la Cosa arasında gerginlik arttı. Santa María, 1492 Noel günü Hispaniola yakınlarında karaya oturduğunda işler doruk noktasına ulaştı. Kolomb, Juan de la Cosa’yı suçladı ve Kraliçe’den onu vatana ihanetle ve gemiyi terk etmekle suçlamasını istemeyi düşündü. (Yapmadı.) Gemi kayboldu ve asla bulunamadı.

Kaşifler, sadece kültürel değerine dayanarak Santa María’yı bulmak için defalarca seferler yaptılar. Bir arkeolog, 2014 yılında enkazın yerini bulduğunu düşündü, ancak UNESCO, Kolomb’dan yüzyıllar sonrasına kadar kullanılmayan bakır bağlantılarına dayanan farklı bir gemi olduğunu söyleyerek bulguyu reddetti.

6 – ‘Amelia Earhart’ın uçağı’ (1937)

20. yüzyılın en ilginç gizemlerinden biri bir gemi enkazı değil, denizde kaybolan bir uçak.

Havacı Amelia Earhart, Atlantik boyunca yaptığı uzun mesafeli uçuşlarında ve Hawaii ile ABD anakarası arasında uçan ilk kişi olarak defalarca tarih yazdı. Ancak 1937’de, dünyayı dolaşma girişiminin son ayağında, uçağı – navigatör Fred Noonan ve kendisi kokpitteyken – Pasifik’te düştü. Earhart ve Noonan’ın denizde kayboldukları ve ölü oldukları varsayıldı, ancak uçağın enkazı hiçbir zaman bulunamadı.

Çok sayıda kaşif, Earhart’ın mevcut kalıntılarına yol açabilecek enkazı bulmayı ve böylece gerçekte ne olduğuna dair asırlık gizemi çözmeyi denedi. 2017’de National Geographic, Titanik’i bulan adam Bob Ballard ile kesin kanıt aramak için ortaklık kurdu. Ballard ve ekibi, radyo ve seyir defteri verilerine dayanarak, arama alanını küçük Batı Pasifik adası Nikumaroro açıklarındaki sulara kadar daralttı. Ancak bölgede bulunan kalıntıların DNA testleri sonuçsuz kaldı. Earhart’ın gizemi hala devam ediyor.

—–

(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)