Yeni bir enerji kaynağı keşfedildi

Güneş enerjisi ve hidrojen yakıtı birleştirilerek ‘hydricity’ adlı bir güç kaynağı oluşturuldu.

ABD ve İsviçre’deki bilim insanları, güneş enerjisi ile hidrojeni birleştiren yeni bir enerji kaynağını test ediyor. ‘Hydricity’ adı verilen kaynağın eşi görülmemiş verimlilik seviyelerine ulaştığı belirtiliyor.

Science Alert’in haberine göre, ABD’deki Purdue Üniversitesi ile İsviçre’den Lausanne Federal Politeknik Üniversitesi’nden oluşan ekip, güneş ısı gücü tesisleri ile hidrojen yakıtı üretim tesislerini birleştirerek iki güç türündeki verimliliği artırmayı başardı. Birleşik yapı, hem doğrudan elektrik oluşturmak için buhar, hem de daha sonra kullanmak amacıyla hidrojen üretiyor. Çalışmaya Purdue Üniversitesi’nden kimya mühendisliği uzmanı Türk bilim adamı Emre Gençer de katıldı.

Araştırmaya göre, yüksek basınçlı türbinlerin düşük basınçlı türbinlerle peşpeşe kullanılma şekli sayesinde yüzde 50 verim ile hidrojen ve benzeri görülmemiş şekilde yüzde 46 verimlilik ile elektrik üretilebiliyor. 24 saatlik bir döngü süresince hydricity’nin güneşten elektrik elde etmede yüzde 35’lik bir verime ulaşabildiği kaydediliyor.

Hidrojen sadece ulaşımda, kimyasal üretimde ve diğer endüstrilerde kullanım alanı bulmuyor, aynı zamanda depolanabiliyor ve tekrarlı kullanımda aşınmıyor. Güneş battığı zaman depolanan hidrojen kullanılabilir. Bu da türbinlerin durması veya yeniden başlaması gerekmediği anlamına geliyor.

Purdue Üniversitesi’nden araştırmaya katılan Rakesh Agrawal, “Hydricity, gıda, kimyasallar, ulaşım, ısınma ve elektriğin de aralarında bulunduğu tüm insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sürdürebilir bir ekonomiyi sağlamak için heyecan verici bir fırsat. Geleneksel olarak, elektrik üretimi ve hidrojen üretimi birbirinden ayrı olarak çalışılmıştı ve bizim yaptığımız şey, sinerjik olarak bu işlemleri birleştirirken aynı zamanda da onları geliştirmek. Şimdiye kadar işlemin sadece taklit örnekleri üretildi. Sıradaki adım, gerçek dünyada deneyler yapmak” açıklamasını yaptı.

Dünya ülkeleri yenilenebilir enerjiye daha fazla bağımlı olduğu için araştırmanın önemi bir kez daha artıyor. Güneş enerjisi çözümleri sağlıklı ve çevre dostu olsalar da, her zaman istenildiği kadar verimli olmuyor. Güneş ışığının gücünü hidrojen yakıtıyla birleştiren hydricity, gelecekte birçok alanda yeni ve verimli bir enerji kaynağı olarak kullanılabilir.

Ay’da şehirler kurulabilecek büyüklükte mağaralar var

Ay mağaraları, astronotlar için kendilerini radyasyondan ve dondurucu soğuktan koruyacak doğal bir sığınak olabilir.

Bilim insanları, Ay yüzeyinin altında devasa büyüklükte mağara ve tüneller olduğuna inanıyor. Lav akıntılarıyla oluşmuş bu mağaralarda şehirler kurulabileceği belirtiliyor.

ABD’deki Purdue Üniversitesi’nden Profesör Jay Melosh’un Teksas eyaletinde düzenlenen 46. Ay ve Gezegen Bilimi Konferansı’nda açıkladığı kuramsal çalışmasına göre, insan kolonizasyonu için Ay yüzeyinin altında üs ve şehirler kurulabilir.

Ay’da yüzeyin üzerinde koloni kurmanın birçok zorluğu beraberinde getireceğini belirten uzmanlar, bunları kozmik radyasyon, meteor çarpmaları ve aşırı sıcaklık farklılıkları olarak sıralıyor. Jay Melosh’un araştırmasına göre, Ay’da yer altında yapılacak çalışmalar daha ucuz ve güvenli bir alternatif.

lunar-pit-3

TÜNELLERİN GENİŞLİĞİ 9,6 KİLOMETREYE KADAR ÇIKIYOR

Profesör Melosh, konferansta yaptığı açıklamada, “Ay’daki lav tüpleri, aslında lav akıntıları ve volkanik patlamaların oluşturduğu tüneller. Bu akıntılar, boru şeklinde yapılar oluşturdular. Püskürmeler sona erdiğinde akıntılar da durdu. Bu borular da gölge tüneller şeklinde günümüze ulaştılar” dedi.

Araştırmaya katılan Purdue Üniversitesi uzmanlarından David Blair ise, “Yerçekimi Ay’da çok daha az ve kayalar Dünya’daki gibi erozyon ve hava koşullarına maruz kalmıyor. Teorik olarak bu lav tüpleri, gelecekte inşa edilebilmesi muhtemel şehirleri muhafaza edecek kadar büyük” yorumunu yaptı. Araştırmaya göre, bu kıvrımlı olukların genişliği 800 metreden 9,6 kilometreye kadar ulaşabiliyor.

RADYASYON VE SOĞUKTAN KORUYAN DOĞAL SIĞINAKLAR

Bu tünellerin varlığına dair deliller, Ay yüzeyinin yüksek çözünürlüklü fotoğraflarına da yansıdı. Birçok çukur tespit edildi. Gökbilimciler, bu çukurların ay ovalarının altında yaygın eski bir lav kanalları ağının ‘bacaları’ olduğunu düşünüyor. Boru biçimli bu tüneller, milyarlarca yıl önce lavın akarken üst kısmının soğuyarak katılaşması ve altta akmayı sürdüren lav derelerini yalıtan bir çeper haline gelişmesiyle oluştu.

Bilim insanlarına göre, bu tünellerin en az bir kısmı, Ay’da sürekli kalabilecek astronotlar için kendilerini radyasyondan ve dondurucu soğuktan koruyacak doğal bir sığınak olabilir. Ay yüzeyinin birkaç metre altının, eksi 30 ya da 40 santigrat derecede sabit bir sıcaklığa sahip olacağı düşünülüyor. Ay ekvatorunda öğlen eksi 100, gece ise eksi 150 dereceye ulaşan sıcaklıklar ölçülüyor.

Profesör Jay Melosh ve ekibi, tünellerin büyüklükleri ve inşaat kapasitelerine dair olanakları araştırmaya devam edecek.