Her gün çok sayıda göktaşı enkazı Dünya atmosferine giriyor. Meteorlardan, kuyruklu yıldızlardan ve güneş sistemimizin diğer 4,6 milyar yıllık parçalarından gelen tonlarca toz yeryüzüne düşüyor. Eğer uygun yöntemlerle bakarsak bu küçük tanecikleri evlerimizin çatılarında, parklarda ve bahçelerde bulabiliriz.
The New York Times’ın haberine göre, Norveç’te bir jazz müzisyeni olan 58 yaşındaki Jon Larsen, geçtiğimiz 8 yıl boyunca bu dünya dışı tozların izini sürmüş. ‘In Search of Stardust’ (Yıldız Tozunu Ararken) adlı bir kitap hazırlayan Larsen, mikro-meteroit adı verilen minik uzay taşlarının 1500 fotoğrafını çekip eserinde yayınlamış. Toz parçacıklarının çoğu elektron mikroskobunda görüntülenmiş ve yüksek çözünürlükte büyütülerek geçtiğimiz Ağustos ayında kitaba basılmış.
Evlerin çatılarında, otoparklarda ve bahçelerde bir dedektif gibi gezen Larsen, en büyüğü insan saçı kalınlığındaki uzay taşlarını büyük bir dikkat ve özenle toplamış. Kitapta yayınlanan bu fotomikrograflar, toz tanelerini neredeyse 3 bin kez büyüten özel bir kamera düzeneği ile ortaya çıktı. Yaşları milyonlarca, hatta milyarlarca yıl olan bu tanelerin her biri sanat eseri gibi görünüyor.
Araştırmacılar, her gün ortalama 110 ton yıldız maddesinin atmosferimize girdiğini tahmin ediyor ki bu oldukça büyük bir miktar. 2015 yılında atmosferin bileşimindeki değişiklikleri ölçen bir araç olan Doppler Lidar’ı kullanan bilim insanları, havadaki sodyum ve demir seviyelerini yakından inceledi. Sodyum miktarı atmosferdeki kozmik toz ile orantılı olduğu için araştırmacılar Dünya’ya düşen tozun gerçek miktarının günde en az 60 ton civarında olduğunu hesapladı.
‘Toz’ ifadesi, bu mikro uzay taşlarının yeryüzünde kirliliğe yol açtığı anlamına gelmiyor. İlginç bir şekilde birçok yararları var. Bulut oluşumundan tutun Antarktika’daki planktonların üremesine ve diğer canlı yaşamlarına kadar çevre için şaşırtıcı derecede faydalı oluyor.