Beyin gücü ilk kez bir cihazla artırıldı

ABD’de geliştirilen bir mini protez, beynin çalışma belleğini yüzde 25 yükseltti.

Günümüz bilişsel filozoflarından Andy Clark ve David Chalmers, 1998 yılında ortaya attıkları The Extendend Mind (Genişletilmiş Zihin) savı ile bilgisayarların beynimize yeni özellikler katabileceklerini belirttiler. Clark ve Chalmers’a göre, bu yöntem sorunları çözebilmede ekstra yetenekler, bilgi ve resim/fotoğraf depolamada yeni alanlar sağlayabilir. Günümüzde ABD’de bir profesör, Clark ve Chalmers’ın bu savını gerçeğe dönüştürmek üzere.

Futurism ve Popular Science dergisinin haberlerine göre, Southern California Üniversitesi (USC)’den biyomedikal mühendislik profesörü Dong Song, Alzheimer ve epilepsi hastalıklarının tedavi edilmesi çalışmaları kapsamında, ilk kez beynin doğal yeteneklerini artırabilen bir ‘bellek protezi’ geliştirdiğini duyurdu. Bu cihaz, insan hafızasını etkili şekilde geliştiren ilk implant olma özelliğini taşıyor.

Daha önce yapılmamış bir tekniği deneyen, yani bellek işlevini geliştirmek için sinirsel kod yazan Dong Song ve ekibi, araştırma kapsamında epilepsi tedavisi için beyinlerine elektrot nakledilen 20 gönüllüye bellek protezini yerleştirdi. Cihazın kısa vadeli belleği kabaca yüzde 15 ve çalışma belleğini yaklaşık yüzde 25 oranında geliştirdiği ortaya çıktı.

Elde edilen bulgular ve bellek protezi, ABD’nin başkenti Washington’da yapılan bir Sinirbilim Derneği toplantısında bilim çevrelerine tanıtıldı. Daha iyi bir hafıza, bunamanın veya Alzheimer’ın etkilediği insanların hayatını kesinlikle değiştirecek.

2016 yılında, bunama ve Alzheimer hastası olanların sağlık hizmeti ve uzun vadeli bakım masraflarının toplamı, tahmini olarak 236 milyar dolardı. Ayrıca Alzheimer Birliği’ne göre bir kişinin algısal zayıflığı ne kadar şiddetli olursa, ailesinde ona bakan kişilerin depresyon oranları o kadar yüksek oluyor.

Dong Song’ın cihazı bunama veya Alzheimer tedavisi için onaylanmadan önce daha fazla testten geçirilecek. Bellek protezi bu hastaların kaybolan bellek işlevlerinin bir kısmını bile geri kazanmasına yardımcı olabilirse, bu etki sadece hastalarda değil, ayrıca onların ailelerinde ve genel olarak ekonomide de hissedilecek.

Çalışma ile ayrıca sağlıklı insanların beyinlerine de yerleştirilebilecek ve kişiye ekstra zihin yetenekleri sunabilecek cihazların da önü açılmış oluyor.

Zeytinyağı hafızayı ve öğrenmeyi koruyor

ABD’li araştırmacılar, zeytinyağının Alzheimer hastalığının etkilerini azalttığını tespit etti.

ABD’deki bilim insanları, ekstra sızma zeytinyağının beyni bilişsel gerilemeye karşı koruduğunu ve Alzheimer ihtimalini azalttığını ortaya koydu.

Voice of America (Amerika’nın Sesi)’nin haberine göre, Philadelphia kentindeki Temple Üniversitesi’nden araştırmacılar, ekstra sızma zeytinyağının hafızayı ve öğrenme becerisini koruduğunu, Alzheimer’ın klasik belirtilerinden olan amiloid plaklarının ve nörofibril yumaklarının oluşmasını azalttığını bildirdi.

Araştırmaya göre, zeytinyağı enflamasyonu azaltıyor ve otofaji denen süreci tetikliyor. Otofaji, hücrenin bozulmuş toksik yapılarının, hücrenin kendi lizozomu tarafından sindirilmesi demek. Sindirilenlere bu amiloid plakları ve nörofibril yumakları da dahil.

Çalışmanın başındaki isimlerden Domenico Pratico, ekstra sızma zeytinyağıyla beslenen farelerin beyin hücrelerinde daha fazla otofaji yaşandığını, plakların ve yumakların da azaldığını kaydetti. Pratico ve ekibi, Alzheimer’ın üç vasfına göre fareleri değerlendirdi: Hafızada bozulma, amiloid plaklar ve nörofibril yumaklar. Fareler iki gruba ayrıldı. Bir gruba ekstra sızma zeytinyağlı zengin beslenme uygulandı, diğer grup ise normal beslendi.

amyloid-plaques-1
Alzheimer’ın belirtilerinden olan amiloid plaklar

Zeytinyağı verilen fareler daha altı aylıktı ve Alzheimer’ın hiçbir belirtisi ortaya çıkmamıştı. 9 ve 12 aylık olduklarında iki grup fare arasında görünürde bir fark olmasa da çalışma belleği, görsel hafıza ve öğrenme becerilerinde, zeytinyağı verilen farelerden daha iyi sonuç alındı.

Farelerin beyin dokularının analizinde başka farklılıklar da var. Göze çarpan en önemli farklılık sinaptik entegrasyonda. Sinir hücreleri arası iletişim olan sinapsın bütünlüğü, ekstra sızma zeytinyağı verilen farelerde korunmuş. Ayrıca sinir hücrelerinde otofajinin canlanması önemli ölçüde artmıştı.

Araştırmacıların bundan sonraki hedefi, 12 aylık olan ve Alzheimer belirtilerini göstermeye başlayan farelere zeytinyağı verildiğinde ne olacağını görmek. Zira bir hasta bunama şüphesiyle doktora gittiğinde hastalık genelde başlamış oluyor. Zeytinyağının sonradan beslenmeye dahil edilmesi, hastalığı durdurabilir ya da geri çevirebilirse, bu Alzheimer’a karşı büyük bir başarı sayılacak.

Az uyku Alzheimer’ı tetikliyor olabilir!

ABD ve Türkiye’den iki araştırma Alzheimer ile uykusuzluk arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar son yıllarda Alzheimer ve uyku arasındaki bağlantıyı anlamak adına önemli mesafeler kat etti. Şimdi ise ABD’deki bir üniversiteden bilim insanları, uykusuzluk nedeniyle beynin Alzheimer’a karşı daha kırılgan olduğunu ortaya koydu.

Amerikan NPR radyosunun haberine göre, Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, beyin – uyku ilişkisindeki anahtar süreci gözlemlemeyi başardı. Bulgulara göre, kesintili uyku örüntüleri bazı kişilerde Alzheimer’ın başlangıcındaki sorunları yaşamalarına yol açabiliyor. Bazılarında ise hafıza kaybına ve bilişsel kabiliyetlerde problemlere neden oluyor.

Bunun ana sebebi uykusuzluğun amyloid plaklarını oluşturması. Bu, Alzheimer’a yol açan en önemli problemlerden birisi. Son beş yılda yapılan birçok araştırmada düzenli uyumayan insanların beyninde amyloid plak birikiminin fazla olduğu ortaya çıkmıştı. Araştırmacılar yavaş yavaş düzensiz uykunun neden beyinde zehir etkisi yaptığını anlamaya başladı. Teorilerden bir tanesi, uykunun amyloid plaklar için adeta ilaç olduğu ve onları yıktığı. Ancak henüz bilim insanları bunu netleştirmiş değil.

Uykunun önemini anlamak için Oregon üniversitesindeki araştırmacılar uyku esnasındaki kişilerin beyinlerini görüntülemeyi denemeyi düşünüyor. Bunun için süper hassas MRI cihazı kullanmayı planlıyorlar. Eğer deney planladıkları gibi giderse Alzheimer ve uyku ilişkisinin çözülmesi için büyük bir adım atılmış olacak.

Benzer bir araştırma daha önce Türkiye’de de yapılmıştı. 2012 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi’nin (SDÜ) fareler üzerinde yaptığı araştırmada, kesintisiz uykunun hafızayı güçlendirdiği, uyku sorunu yaşayanların ise Alzheimer’e yakalanma ihtimalinin arttığı belirlenmişti.

SDÜ’deki uzmanlar, genç yaşta uyku problemi yaşayanların yaşlandıklarında uyku problemi yaşamayan insanlara göre daha fazla hafıza problemi yaşadıklarını ve Alzheimer hastalığına yakalanma risklerinin arttığını kaydediyor. Karanlıkta 7 saatlik aralıksız uykunun beyin üzerinde olumlu etki oluşturduğu belirtiliyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

 

Yeni dil öğrenmek Alzheimer’dan koruyor

İtalya’daki araştırmaya göre, çift dilli deneklerin beyin sinirleri daha iyi korunuyor.

İtalya’daki bilim insanları, anadil dışında ikinci bir dil öğrenip konuşmanın Alzheimer’dan korunmaya yardımcı olduğunu bildirdi.

İtalya’nın Milano kentindeki Vita-Salute San Raffaele Üniversitesi’nin Amerikan tıp dergisi PNAS’ta yayınlanan araştırması kapsamında, ülkenin kuzeyindeki Alto Adige bölgesinde yaşayan ve hem Almanca hem de İtalyanca konuşan bir grup denek ile tek dil konuşan deneklerin karşılaştırılması yapıldı.

Alzheimer belirtileri gösteren 85 denekten 45’i çift dil, 40’ı ise tek dil konuşuyordu. Bu deneklerin beyinlerindeki sinirsel bağlantılar ve hücrelerin aktivitesi FDG ve PET görüntüleme yöntemleriyle incelendi. Çift dilli grubun yaş ortalaması tek dil konuşan grubunkinden 5 yaş daha yüksek olsa ve beyinlerindeki bazı hasar belirtileri daha belirgin olsa da çift dilli deneklerin sinirlerinin daha iyi korunmuş olduğu tespit edildi.

İki dil konuşan deneklerin beyinlerindeki bazı hassas bölgeler arasında daha fazla işlevsel bağlantı bulunduğu belirlendi. Araştırmacılar bunun, iki dil konuşmak ve bu iki dil arasında geçiş yapmanın etkisi olduğunu kaydetti. Çift dil konuşmanın Alzheimer’dan koruyucu etkisinin, bu dillerin kullanım sıklığıyla doğru orantılı olduğu da belirtildi.

Vita-Salute San Raffaele Üniversitesi psikoloji profesörü Daniela Perani, “Her iki dil de ne kadar uzun süre kullanılırsa beyin üzerindeki etkisi o kadar artar. Yani mesele iki dil bilmek değil, ömür boyu sürekli ve aktif olarak her iki dili de kullanmak. Demansın (kısmi hafıza kaybının) başlangıcının geciktirilmesi modern toplumların önceliklerinden biri. Alzheimer’a karşı mücadelede çok dilliliği teşvik edici sosyal programların devreye sokulması gerekiyor” açıklamasını yaptı.

‘Gençlik pınarı’ Akdeniz’de

Hint inciri ile esmer yosunun Alzheimer ve Parkinson ile mücadelede güçlü olumlu etkileri olduğu belirtiliyor.

Bilim insanları, her yerde bulunabilen iki Akdeniz bitkisindeki kimyasalların yaşlanmaya bağlı hastalıkların geciktirilmesinde önemli rol oynadığını bildirdi.

Malta Üniversitesi ile Bordeaux Üniversitesi’nin Neuroscience Letters dergisinde bu ay yayınlanan ortak araştırmasına göre, Akdeniz bölgesinde yetişen bitkiler, Alzheimer ve Parkinson gibi yaşlılıkla ilgili hastalıklara birer umut niteliğinde. Özellikle Hint inciri (dikenli incir) ve fukusgiller (esmer yosun), sinir sistemi ile beyin nöronlarında bozulmaya yol açan (nörodejeneratif) hastalıklarla mücadele etmek için muhtemel ilaç adaylığına yükseltildi.

Malta Üniversitesi Tıp ve Cerrahi Okulu’ndan profesör Neville Vassallo, “Yaşlılık hastalıklarına yol açan zehirli protein kümelerinin birikmesine müdahale eden küçük molekülleri bulmak için Akdeniz’e yayılmış bitkileri araştırdık. Özellikle Hint inciri ile esmer yosundan elde edilen kimyasalların sağlam etkileri, araştırmamızın kesinlikle boşuna olmadığını gösterdi” dedi. 

130415_webb
Esmer yosun (solda) ve Hint inciri (Sağda)

Araştırma ekibi, Alzheimer hastalığının karakteristik göstergesi ‘beta-amyloid’ kümeleşmeleri ile dolu bira mayaları üzerinde bitki özlerinin etkisini belirlemek için testler yapmaya başladı. Kimyasallara maruz kaldıktan sonra, mayaların sağlığı çarpıcı bir şekilde gelişti. Bu da araştırmacıları, Alzheimer belirtileri geliştirmesi için genetik olarak modifiye edilmiş meyve sinekleri üzerinde test yapmaya itti.

Yosun özleri ile yapılan müdahale ile meyve sineğinin ömrü iki gün uzatıldı. Hint inciri kullanıldığında ise bu süre dört güne çıktı. Meyve sineğinin hayatındaki bir günün insan ömründe bir yıl anlamına geldiğini düşünürsek sonuçlar hayli etkileyici. Ayrıca hasta sineklerin tedaviden sonra yüzde 18 oranında daha hareketli oldukları görüldü. Benzer sonuçlar, Parkinson ile ilgili deneylerde de ortaya çıktı. Bitki özlerinin, Parkinson ile bağlantılı ‘alpha-synuclein’ proteinine de müdahale ettikleri tespit edildi.

Araştırma ekibi, iki bitkide yer alan bu özel moleküllerden faydalanmak için Malta’daki Hücresel Farmakoloji Enstitüsü ile birlikte çalışıyor. Klinik testlerin tamamlanmasının ardından ‘hayat iksiri’ olarak insanların bilgisine sunulacak.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Hafızayı genişleten beyin cihazı gerçek oluyor

ABD’deki bir araştırma ile insanlara ekstra zihin yetenekleri sunabilecek implantların önü açılıyor.

Günümüz bilişsel filozoflarından Andy Clark ve David Chalmers, 1998 yılında ortaya attıkları The Extendend Mind (Genişletilmiş Zihin) savı ile bilgisayarların beynimize yeni özellikler katabileceklerini belirttiler. Clark ve Chalmers’a göre, bu yöntem sorunları çözebilmede ekstra yetenekler, bilgi ve resim/fotoğraf depolamada yeni alanlar sağlayabilir. Günümüzde ABD’de bir profesör, Clark ve Chalmers’ın bu savını gerçeğe dönüştürmek üzere.

Güney California Üniversitesi’nden Biomedikal Mühendislik Profesörü Theodore Berger, insan belleğini geliştirmek ve zenginleştirmek için bir prostetik beyin implantı üzerinde çalışıyor. Hatta Berger insanlara bu implantı yerleştirerek testlere başlamış. Berger’in 10 yıldır çaba harcadığı bu prostetik implant, yapay bir ‘hipokampüs’ olarak işlev görebilir. (Hipokampüs’ü hafızayı şekillendirip düzenleme ve mekansal yön bulma yetisine sahip olan beyin bölgesi şeklinde açıklayabiliriz.)

Plana göre, beyne yerleştirilecek cihaz, kısa vadeli hafızayı uzun vadeli hafızaya dönüştürebilecek ve hipokampüsün yaptığı gibi saklayabilecek.

hipoo
Beyindeki hipokampüs bölgesi

TAVŞAN VE FARELERDEKİ DENEYLER

Berger, çalışması kapsamında, bir ses tonunu tavşanın yüzüne uyguladığı hava esintisi ile ilişkilendirmek için tavşana bunu öğretmeye başladı. Tavşan, hava esintisiyle gelen her ses tonunda göz kırpıyordu. Tavşana bağlı elektrotlar ile Berger hayvanın hipokampüsünde oluşan aktivite modellerini takip etti. Berger, bu modelleri belirli bir anda nöronların tavşanın beyninde nerede olduğunu gösteren ‘uzay-zaman kodu’ olarak ifade ediyor. Berger, ses tonu ve hava esintisine göz kırpması ile yanıt veren tavşanı gözlemlemeye devam etti. Berger’e göre, uzay-zaman kodu, hipokampüsün farklı katmanlarına yayılırken kademeli olarak farklı bir alan-zaman koduna dönüştürülüyor. Sonuç olarak sadece ses tonu ile tavşanın göz kırpması sağlandı ve hava esintisine gerek kalmadı.

Hipokampüsün tavşanın belleğini işleyiş şekli ve geri çağrılabilir bir uzay-zaman kodu üretme biçimi, Berger’in süreci temsil eden bir matematiksel model ve cihaz geliştirmesi için yeterince öngörülebilir oldu.

Berger, gözlemlerini ve modelini test etmek için yapay bir fare hipokampüsü kurdu. Farelere hipokampüslerini izleyen elektrotlarla bir kola basmak için eğitim veren Berger, karşılık gelen uzay-zaman kodlarını elde etti. Bu kod, matematiksel modeliyle çalıştırıp farelerin beyinlerine geri gönderildi. Fareler, kollarını başarıyla bastırdı ve sisteminin geçerliliği onaylandı. Berger’e göre, fareler şimdi doğru kodları kendileri oluşturmuş gibi geri çağırıyor ve hafızayı beynin içine tekrar sokuyor.

BEYİN HASTALIKLARINA ÇÖZÜM

Bilim dergisi IEEE Spectrum’a konuşan Theodore Berger, “Şu anda sistemi insanlarda test ediyoruz ve başlangıç için iyi sonuçlar alıyoruz. Bu protezin ticarileşmesi amacıyla çalışmaya devam ediyoruz” dedi.

Berger’in beyin implantının özellikle hafıza sorunları yaşayan insanlar için faydalı olabileceği belirtiliyor. Küçük cihaz, hastanın kendi hipokampüsüne yerleştirilecek ve kısa süreli anıları uzun vadeli anılara dönüştürmekten sorumlu nöronları uyaracak. Berger, Alzheimer, bunama, felç hastalığı ve beyin hasarı olan insanlara yardımcı olmayı umuyor.

Çalışma ile sağlıklı insanların beyinlerine de yerleştirilebilecek ve kişiye ekstra zihin yetenekleri sunabilecek cihazların önü açılmış oluyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)