Türk bilim insanları ‘buzlanmayan asfalt’ geliştirdi

Koç Üniversitesi araştırma ekibinin, asfalt yüzeyde buzlanmanın engellenmesi ve geciktirilmesini sağlayan bir yöntem geliştirdikleri bildirildi.

Koç Üniversitesi’nden bir araştırma ekibinin, asfalt yüzeyde buzlanmanın engellenmesi ve geciktirilmesini sağlayan bir yöntem geliştirdikleri bildirildi.

Amerikan Kimyasal Üreticileri Birliği’nin yayınladığı Industrial & Engineering Chemistry Research dergisinde çıkan araştırma sonuçlarına göre, Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi (KUTEM) bünyesindeki Derya Aydın, Rıza Kızılel, Ramazan O. Canıaz ve Seda Kızılel tarafından geliştirilen asfalt sayesinde yakında yolları tuzlamaya gerek kalmayacak.

Araştırmacıların tuz potasyum formatını stiren-bütadiyen-stiren polimer ile karıştırdıkları ve karışımı asfaltın ana bileşeni bitumene ekledikleri belirtildi. Bu sayede yüzeyde donmayı engelleyecek, asfalt ile uyumlu, tuzu hapsedebilen ve tuzun kontrollü salınımını sağlayan bir polimer bileşim ortaya çıkarıldı.

Araştırma ekibi tarafından dergiye yapılan açıklamada, “Tuz, yağmurda ve yoğun araç geçişlerinde kolaylıkla yolda eriyebilir. Çok miktarda kullanılması ekonomik değil, asfalta zarar veriyor, yaşayan organizmalara ve çevreye de olumsuz etkisi oluyor. Geliştirilen yeni bitumen birleşimi daha ekonomik, daha güvenli ve çevreye daha az zararlı” ifadelerini kullandı.

Asfaltta buzlanmayı engelleyen bu yeni bileşiminin yapılacak daha ileri araştırmaların ardından karayollarında kullanılmasının mümkün olabileceği kaydedildi.

Uzayın ‘en parlak elmasları’ görüntülendi

Hubble uzay teleskobu, Samanyolu Galaksisi’nde elmaslar gibi ışıldayan en parlak ve büyük yıldız kümesini görüntüledi

Hubble uzay teleskobu, Samanyolu Galaksisi’nde elmaslar gibi ışıldayan en parlak ve büyük yıldız kümesini gözler önüne serdi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ile Avrupa Uzay Ajansı (ESA) idaresindeki teleskop, Dünya’dan yaklaşık 8 bin ışıkyılı uzaklıktaki (1 ışıkyılı = 10 trilyon kilometre) yaklaşık 2 bin yıldızın eşsiz görüntülerini elde etti.

ESA’dan yapılan açıklamada, Karina Takımyıldızı’nda yer alan ve ‘Trumpler 14’ adı verilen yıldız kümesinin sadece 500 bin yıl yaşında olduğu, Samanyolu’nun en büyük ve ışık saçan yıldızlarına ev sahipliği yaptığı belirtildi.

Dazzling diamonds of Trumpler 14
Trumpler 14 yıldız kümesi (Hubble – NASA/ESA)

Şu ana kadar Samanyolu’da 1100 civarında yıldız kümesi keşfedildiğini belirten ESA uzmanları, Trumpler 14’ün en kalabalık ve genç yıldız kümesi olduğunu belirtti. Son derece aktif olan yıldızların uzaya parçacık yüklü rüzgarlar yaydıkları, çarpışan materyallerin milyonlarca derecelik x-ışını patlamalarına sebep olduğu kaydedildi.

Trumpler 14’teki en küçük yıldızın Güneş’in 10’da biri kadar olduğunu belirten bilim insanları, büyük çoğunluğunun Güneş’ten onlarca kat büyük olduğunu bildirdi. Kümedeki en dikkat çekici yıldız ise bir süper-dev olan ‘HD 93129A’. Samanyolu’nun en sıcak ve devasa yıldızlarından da biri olan ‘HD 93129A’, Güneş’ten 25 kat büyük ve 2,6 milyon kat daha parlak.

Elde edilen verileri inceleyen gök bilimciler, yıldızlarım oluşum evrelerini, çevrelerine etkilerini ve gelişip yok olma süreçlerini daha iyi anlamaya çalışıyor.

Uzaydaki ‘cehennem’ gezegen

Yaklaşık 3 bin 140 derece yüzey sıcaklığına sahip olan 55 Cancri e, kendi yıldızının etrafındaki dönüşünü sadece 18 saatte tamamlıyor.

Bilim insanları, ilk kez Güneş Sistemi dışındaki uzak bir gezegenin atmosfer verilerini analiz etmeyi başardı.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Spitzer Teleskopu, ilk kez Güneş sistemimizin ötesinde kendi parlaklığını yansıtan bir gezegen tespit etti. Keşif, başka dünyalarda hayat arama çalışmalarında “tarihi bir dönüm noktası” olarak nitelendiriliyor.

Washington’daki NASA merkezinden yapılan açıklamaya göre, 41 ışık yılı uzaklıktaki ‘55 Cancri e’ adlı süper dünya, bizim yer küremizden en az 2 kat büyük ve 8 kat daha ağır. Bilinen hayat şartlarına elverişli olmayan gezegen, kendi yıldızı ‘55 Cancri’ye, Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığına göre 25 kat daha yakın. Bu yüzden yaklaşık 3 bin 140 derece yüzey sıcaklığına sahip olan 55 Cancri e, kendi yıldızının etrafındaki dönüşünü sadece 18 saatte tamamlıyor. Yeni gezegen, Dünya’dan büyük olmasına rağmen Neptün ve Jüpiter gibi devlerden hafif olduğu için bir ‘süper dünya’ kategorisine giriyor.

Daha önce uzak gezegenler, kendi yıldızlarının önünden geçtikleri zaman fark edilebiliyor ve gözlemlenebiliyordu. Ancak ilk kez yabancı bir dünya, gönderdiği kızılötesi ışık sayesinde Spitzer’in kameralarına takıldı.

Spitzer programını yürüten bilim adamlarından Bill Danchi, “Teleskoptan gelen veriler bizi hayrete düşürdü. Spitzer, uzak gezegenlerdeki atmosferlerin özelliklerini araştırmada önemli bir öncü. Önümüzdeki yıllarda uzaya fırlatılacak olan James Webb Uzay Teleskopu’nun potansiyel yaşanabilir gezegenleri bulmada işleteceği tekniğin benzerini kullanıyor”  dedi.

Bilim insanları, Spitzer ile 2018’de fırlatılacak olan James Webb Uzay Teleskopu’nun sahip olduğu ileri teknoloji sayesinde, aralarında yaşama elverişli olan ve kendi ışığını yayan gezegenler keşfedilebileceğini kaydediyor.

Google’ın insansı robotu Atlas

Boston Dynamics şirketi tarafından geliştirilen 1.75 boyunda 81 kilogram ağırlığındaki Atlas robotu ile bilim kurgu gerçeğe dönüştü.

Amerikan teknoloji devi Google’ın 2013’te satın aldığı Boston Dynamics şirketi tarafından geliştirilen 1.75 boyunda 81 kilogram ağırlığındaki Atlas robotu ile bilim kurgu gerçeğe dönüştü.

Boston Dynamics, insana en yakın olduğu belirtilen robota ait video görüntülerini yayınladı. Bağlantı kablolarından arınmış ve özgür bir şekilde iki ayağı üzerinde yürüyen Atlas, kapıları açabiliyor ve zorlu doğa koşullarında dengesini koruyarak ilerleyebiliyor.  4,5 kilogram yük taşıyabilen robot, bir işçi gibi bu yükleri raflara dizebiliyor.

_80418527_7455fb90-f2c2-46d2-941e-bf9dc09958bc

Hatta robot, dışarıdan yapılan sert müdahalelere rağmen dengesini koruyabiliyor. Sert cisimlerle kendisine vurulup yere düşürülse bile azimle yeniden kalkıyor ve işine kaldığı yerden devam edebiliyor.

Elektrikle çalışan ve hidrolik güçle hareket eden 81 kilogram ağırlığındaki Atlas, alüminyum, çelik ve titanyumdan yapıldı. Bacaklarındaki ve vücudundaki ileri teknoloji ürünü sensörlerle dengesini koruyabiliyor. Kafasındaki stereo sensörlerle engellerden kaçabiliyor, araziyi inceleyebiliyor ve yönünü tayin edebiliyor.

Bilim kurgu hayranları, gelecekte askeri ve sivil amaçlar için hizmet edebilecek seviyeye gelmesi planlanan Atlas’ı ‘Terminator’ filmlerindeki ölümcül robotlara benzetiyor.