Karbon salımını kabartma tozuna dönüştürecekler

Hindistan’da bir kimya fabrikası, karbondioksit salımını kabartma tozuna dönüştürmeyi başardı.

Hindistan’daki bir kimya fabrikası, dünyada ilk kez karbon salımlarını yakalayan ve bunları kabartma tozuna dönüştüren yeni bir yöntem geliştirdi. Sistem, yıllık 60 bin ton karbondioksit emecek.

Populer Science dergisinin haberine göre, endüstriyel liman şehri Tuticorin’da bulunan Tuticorin Alkali Kimyasalları tesisi, yıllık olarak yaklaşık 60 bin ton karbondioksit salımını kabartma tozuna ve diğer kimyasallara dönüştürecek. İşlemin ardındaki bilim insanları, bu yöntemle kömürden kaynaklanan küresel salımların yüzde 10 kadarının yakalanabileceğini ve dönüştürülebileceğini belirtti.

Tesisin yönetim müdürü Ramachadran Gopalan, “Hükümet desteği olmadan bunu yapacağız. Ticari olarak diğer tesis ve endüstrilere yayılma potansiyeline sahip olabilen kazançlı ve kullanışlı bir yapı geliştirdik. Ben bir iş adamıyım. Gezegeni kurtarmayı hiç düşünmedim. Güvenilir bir karbondioksit akışına ihtiyacım vardı ve bu onu elde etmenin en iyi yolu” açıklamasını yaptı.

32641
Tuticorin Termal Güç İstasyonu, Hindistan

Londra merkezli Carbon Clean Çözümleri tarafından geliştirilen sistem, çeşitli kimyasal üretim süreçlerine güç sağlayan buharı üretmek için kömür yakan bir yakıcı ile işletiliyor. Carbon Clean’ın kimyasalını içeren bir duman, yakıcının bacasındaki karbondioksit salımlarını ayırıyor. Sonra tuz ve amonyak ile birlikte bir karışım odasına gönderiyor.

Nihai ürün daha sonra kabartma tozu (sodyum bikarbonat) veya cam üretimi, deterjanlar, dezenfektanlar ve tatlandırıcılar gibi şeylerde kullanmak amacıyla bir dizi diğer ürünü üretmek için kullanılabiliyor.

Genel olarak karbondioksit moleküllerini baca gazından ayırma fikri yeni bir şey olmayabilir. Fakat bu yapının ardındaki takım, kendi süzgeç kimyasallarının, bilim insanlarının daha önce kullanmış olduğu amin bileşimlerinden daha verimli olduğunu ve çalışmak için daha az enerjiye ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor. Bu da sistemin maliyetini azaltacak ve küçük ölçekli işletmeler de kullanabilecek demek.

Dünya genelinde fosil yakıt kullanımına bağlı karbondioksit salımları, sadece 2013 yılında yeni bir zirve yaparak 35 milyar tonu aşmıştı. Karbondioksit üretiminde Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Japonya ve Almanya başı çekiyor.

Bir zamanlar Dünya gibiydi: Venüs ‘cehennemi’

Küresel ısınma devam ettiği sürece Dünya da Venüs gezegenine benzeyebilir.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), geçtiğimiz Ağustos ayında yayınladığı bir araştırmasında, Venüs gezegeninin 2 milyar yıl önce akıcı su bulunan Dünya gibi bir yüzeye ve atmosfere sahip olabileceğini ortaya çıkarmıştı. Venüs’ün günümüzdeki iklim koşulları ise adeta cehennemden farksız.

Sıklıkla Dünya’nın kardeş gezegeni olarak nitelendirilen Venüs’ün yerküremiz ile birçok ortak noktası bulunuyor. Hemen hemen aynı boyutlardalar, benzer bileşimlerden oluşuyorlar. İkisi de Güneş’e uzaklıkları sebebiyle ‘yaşanabilir bölge’ (habitable zone) içinde. Ancak bazı önemli farklılıklar, Venüs’ü insanoğlunun en son ziyaret etmek isteyebileceği bir ölüm diyarına dönüştürüyor.

Ezici miktarda karbondioksitten oluşan atmosferi, Dünya’nın atmosferinden 93 kat büyük. Neredeyse hiç su buharı yok. Ortalama yüzey sıcaklığı 462 dereceye ulaşıyor. Sülfirik asit ile dolu opak bulutları yüzünden sıradan teknikler ile yüzeyini göremiyoruz. Bilim insanları, Venüs’ün yüzeyi ile ilgili bildiğimiz her şeyi, kalın bulutlardan geçip karaya ulaşan bir uzay aracının radar görüntüleme verileri ile elde etti.

whatisthewea
Venüs yüzeyi illüstrasyonu (Avrupa Uzay Ajansı)

Gezegene gönderilen birçok sonda, atmosferin inanılmaz derecede yoğun olduğunu tespit etti. Güneş ışığının yalnızca yüzde 10’u kalın bulutları geçebiliyor. Hava basıncı, Dünya’nın deniz seviyesinden 92 kat fazla. Sıradan bir insan, nasıl bir kıyafet giyerse giysin bu basınç altında hemen ezilip can verir.

Atmosferinin yapısı oldukça zehirli. Yüzde 96,5 oranında karbondioksit, yüzde 3,5 oranında nitrojen, sülfürdioksit ve diğer gazlar bulunuyor. Atmosferin yoğunluğundan dolayı Güneş Sistemi’ndeki gezegenler arasında en şiddetli sera-gazı etkisi burada yaşanıyor. Gezegende küresel ısınmadan çok küresel ‘pişme’ gerçekleşiyor.

Bir yılı 243 gün olan Venüs’te gece ve gündüz sıcaklık farkları çok az. Aynı durum kutupları ve ekvatoru için de geçerli. Mevsimsel sıcaklık çeşitliliği de bulunmuyor. Sıcaklıklarda gözle görülür tek fark yükseklikle ortaya çıkıyor. Gezegenin en yüksek noktası olan 11 kilometre yüksekliğindeki Maxwell Montes Dağı’nın zirvesi, Venüs’ün en serin yeri. Burada sıcaklık 380 dereceye inerken hava basıncı da yarı yarıya düşüyor.

1-whatisthewea
Venüs yüzeyi illüstrasyonu (Avrupa Uzay Ajansı)

Ekstrem hava koşulları ve hızlı atmosfer sirkülasyonu, rüzgarların saatte 300 kilometre hızla esmesine sebep oluyor. Rüzgarlar, gezegenin dönüş süratinden 60 kat daha hızlı esiyor. Dünya’nın en sert rüzgarları, dönüş hızının en fazla yüzde 10 – 20’si kadardır. Venüs’ün sürekli esen rüzgarları yüzeydeki toz tabakasını her yere taşıyor, küçük kayaları sürüklüyor.

Venüs’ün atmosferinde Dünya’ya göre az miktarda olsa da yıldırımlar görülüyor. Sülfirik asit yağmurlarına güçlü şimşekler eşlik ediyor. Yıldırımlara volkanik aktivitelerin yol açtığı sanılıyor.

Peki gezegen nasıl bu hale geldi? NASA uzmanları, Dünya’daki küresel ısınma verilerini incelediğinde, yeryüzünün milyarlarca yıl içinde Venüs gibi bir yer olabileceği uyarısında bulunuyor. Venüs’e gönderilecek yeni sondalar ve uzay araçları olmadan şimdilik daha net bilgiler elde etmek imkansız. Bilim insanları, gelecekte Venüs’ün yüzeyinde bir koloni kurulamayacağı konusunda hemfikir.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Havayı hızlı temizleyen ‘süper bitkiler’ geliyor

Bilim insanları, atmosferdeki karbondioksit oranını azaltmak için bitkileri ‘güçlendirmeyi’ planlıyor.

Almanya’daki bilim insanları, atmosferdeki karbondioksit oranını azaltmak için bitkileri ‘güçlendirmeyi’ planlıyor.

Bilim dergisi Science’te bugün yayınlanan bir araştırmaya göre, Almanya’daki Max Planck Karasal Mikrobiyoloji Enstitüsü’nden biyokimyager Tobias Erb ve arkadaşları, karbondioksidi şeker gibi organik bileşiklere dönüştürmek için kullanılan doğal enzim sisteminin ‘yerini değiştirerek’ bitkilerin küresel ısınmaya yol açan sera gazını atmosferden daha hızlı temizlemesini sağlayan bir yol buldu.

Araştırma ekibi, ‘ters mühendislikle’ bitkilerin şeker gibi organik bileşiklerdeki karbondioksidi (CO2) dönüştürdüğü fotosentez sürecini daha hızlı hale getirdi. Aslında yaptıkları, laboratuar ortamında sentetik biyolojik bir yol inşa etmekti. Bu yol, karbondioksidi yakalamada neredeyse 20 kat daha hızlı, en verimli doğal eşdeğerinden daha yeni bir CO2 sabitleme enzimine dayanıyordu.

https://www.youtube.com/watch?v=VvNn5A54q-k

Çalışması hakkında bilgi veren Tobias Erb, “Aslında ilhamımızı doğanın kendisinden aldık. Bitkilere kıyasla farklı biyolojik mekanizmaları kullanarak karbondioksit oranını düzeltecek çok sayıda bakteri ve mikroorganizma var. Bu da doğanın, CO2 oranını düzeltmenin başka yollarını bulabileceğini bize gösteriyor” dedi.

Dünya üzerindeki bitkiler ve su yosunları, yıllık 350 gigaton (1 gigaton = 1 milyar ton) karbondioksidi emebiliyor. Ancak asıl sorun, insanoğlunun her yıl bu miktarın neredeyse 4 katı karbondioksidi atmosfere salmasından kaynaklanıyor. Tobias Erb ve arkadaşları, keşiflerini ağaçlar başta olmak üzere bütün bitki türlerinden örnekler üzerinde denemeyi planlıyor.