Araştırma: Titan’da 300 milyon insan yaşayabilir

Satürn’ün en büyük uydusu Titan, metan denizleri ve nükleer potansiyeli ile dev bir enerji kaynağı.

Bilim insanları, Satürn’ün en büyük uydusu Titan’da 300 milyon insanı barındıran bir koloniyi ayakta tutabilecek enerji kaynakları olduğunu bildirdi.

ABD’deki iki enstitü ile bir üniversiteden araştırmacıların, bilimsel makalelerin yer aldığı ArXiv.org’da yayınlanan ortak çalışmasına göre, radyasyondan koruyan kalın atmosferi, kayalık yüzeyi ve zengin enerji kaynaklarıyla Titan dev bir koloniye ev sahipliği yapabilir.

Uzmanlar, Titan’a inşa edilebilecek yapılara güç sağlayacak kaynakları nükleer, kimyasal, hidro, rüzgar ve güneş enerjisi olarak sıralıyor. Güneş Sistemi içindeki uyduların hemen hepsinde bulunabilen plütonyum-238 izotopu, Titan’da da en az 50 yıllık bir nükleer enerji gücü açığa çıkarmada kullanılabilir. Ayrıca uyduda bol miktarda bulunan metan denizleri ve gölleri de her alanda enerjiye dönüştürülerek olağanüstü derecede faydalı olabilir.

kraken_mare
Titan’daki Kraken Mare metan denizi (NASA)

Titan’daki akışkan sıvı bolluğu, hidro elektrik santrallerine imkan veriyor. Oldukça sakin görünen metan denizlerindeki dalgalar sadece 1 santimetre yüksekliğinde olsalar bile, dik bir yokuş / eğim oluşturabilen sistemler ile akıntının şiddeti artırılabilir ve önemli derecede elektrik elde edilebilir.

Rüzgar enerjisini kullanabilmek için Titan’da atmosferin yukarı kısımlarına çıkmak gerekiyor. Yaklaşık 40 kilometre yüksekliğe yerleştirilebilen ve yere bağlı olan balon – zeplin santraller ile saniyede 20 metre hızla esen rüzgarlardan yüzlerce megawatt enerji sağlanabilir.

Güneş’e Dünya’dan 10 kat daha uzak bir mesafede yer alan Titan, buna rağmen yıldızdan dikkat çekici derecede enerji elde edebilir. Araştırmaya göre, 300 milyon insana elektrik sağlayabilmek için Titan’ın yüzeyinin yüzde 10’unu güneş panelleriyle kaplamak yeterli.

titan
Titan’ın yüzeyinden Satürn’ün görünüşü illüstrasyonu

Maryland eyaletindeki Johns Hopkins Üniversitesi’nden araştırmaya katılan gezegen bilimci Ralph Lorenz, “Uzun vadede Güneş Sistemi çapında büyük bir kolonileşme gerçekleştirmek istiyorsak, Titan’da bulunan metan bolluğu uzay araçlarımıza ve roketlerimize büyük bir yakıt imkanı sağlayacak. Burası bir istasyon, ikmal merkezi olacak” diyor.

California Teknoloji Enstitüsü’nden Yuk Yung, ABD nüfusu kadar insana Titan’da sadece rüzgar ve güneş enerji ile bile güç kaynağı oluşturulabileceğini kaydediyor. Merkezi Arizona’da bulunan Gezegen Bilimi Enstitüsü araştırmacısı Amanda Hendrix, Satürn’ün bu uydusundaki enerji kaynaklarının kendisini büyülediğini ifade ediyor.

Aşağıdaki video klipte 2005 yılında Avrupa Uzay Ajansı’nın Huygens keşif aracının Titan’a inişi sırasında kaydettiği görüntüleri izleyebilirsiniz:

Titan’da bir koloniye güç sağlamak için birçok yol olduğunu belirten Amanda Hendrix, şunları söylüyor: “Yüzey barajlar ve santraller inşa etmek için ve madencilik yapmak için oldukça uygun. Bir enerji kaynağı olarak uydunun en büyük metan denizi Kraken Mare’deki gelgitler de çok güçlü.”

Dünya’nın uydusu Ay’dan yüzde 50 oranında daha büyük olan Titan, aslında eksi 180 dereceye inen yüzey sıcaklığı ile oldukça soğuk bir yer. Buna rağmen bir gün insanoğlunun bu uzak gök cismine gideceğine, soğuktan koruyan yapılar inşa edileceğine ve uyduyu kolonileştireceğine inanan bilim insanlarının sayısı hiç de az değil.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Dünya’dan 65 bin kat büyük kürenin gizemi

1000 ışık yılı uzaklıktaki bu gaz devi gezegenin bilinen yaşama uygun uyduları olabilir.

Uluslararası çapta araştırma ekibi, 1000 ışık yılı uzaklıkta yer alan dev bir gök cismine ilişkin yeni bir gözlem yapmaya hazırlanıyor. Dünya’dan yaklaşık 65 bin kat büyük olan bu kürenin Jüpiter benzeri bir gaz devi gezegen olabileceği ve Satürn gibi halkalarının bulunduğu belirtiliyor.

İngiltere’deki Warwick Üniversitesi önderliğindeki bilim insanlarının, Royal Astronomical Society Aylık Tebliğleri dergisinde yayınlanan araştırmasına göre, toz halkayla çevrili bu gezegen adayı, Orion Takımyıldızı’nda yer alan ‘PDS 110’ adlı genç bir yıldızın ışığını düzenli aralıklarla kesiyor.

Gökbilimciler cismi daha iyi inceleyebilmek için Eylül ayında gerçekleşecek bir dahaki tutulmayı bekliyor. Bu büyük cisim eğer gerçekten gaz devi bir gezegen ise çevresinde dönen küçük uyduların bilinen hayat şartlarını destekleyebilme ihtimali bulunuyor. Zira gök cismi, PDS 110’a olan uzaklığı sebebiyle ‘habitable zone’ (yaşanabilir bölge) içinde kalıyor.

gizemli_gezegen2
PDS 110 yıldızı ve etrafında dönen halkalı gezegen illüstrasyonu (Warwick Üniversitesi)

Söz konusu yıldız ve çevresinde dönen gezegen adayı, yaklaşık 15 yıldır farklı yer ve uzay teleskoplarıyla gözlemleniyor. Son araştırmayı yürüten ekibin lideri Hugh Osborn, “Olağandışı ışık eğrisi, bize ilginç, özel, farklı bir gezegen adayı keşfettiğimizi gösteriyor. PDS 110, bizim güneşimizden biraz daha büyük ama aynı sıcaklıkta bir yıldız. Her 2,5 yılda bir bu dev cisim, PDS 110’un ışığını yüzde 30 civarında azaltıyor ve bu azalma yaklaşık 2 – 3 hafta devam ediyor” diyor.

Dikkate değer iki tutulma gözlemi 2008 yılı Kasım’ında ve 2011 yılı Ocak ayında yapılmıştı. Bir dahaki tutulma önümüzdeki Eylül ayında gerçekleşecek. Gökbilimci Matthew Kenworthy, daha önceki tutulmalarda yıldızın ışığının hızla değiştiğini, kürenin yanı sıra etrafındaki halkaların da ışığı önemli derecede kestiğini, halkaların Satürn’ün halkalarından çok daha büyük olduğunu söylüyor.

Eğer 3 ay sonra yapılacak incelemede öngörülen bilgiler doğrulanırsa, PDS 110 sisteminin halkalı dev bir gezegene ev sahipliği yaptığı kesinleşecek. Bu tutulmalar ayrıca PDS 110 etrafındaki gezegen ve ayların oluşumuna ilişkin veriler de sağlayacak. Bu da bizim Güneş Sistemimizin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamak için önemli. Önümüzdeki yıllarda da dev gezegen ve yıldızı üzerindeki araştırmalar sürecek.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Cassini, Satürn’den ses kaydı yolladı

NASA’nın Cassini uzay aracı, Satürn’den yeni ses kayıtları ve görüntüler gönderdi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Cassini uzay aracı, Satürn’ün yüzeyi ile halkaları arasındaki 2 bin 400 kilometre genişliğindeki boşluğun sesini kaydetti.

Yakıtını bitirdiği için 20 yıllık efsanevi yolculuğunun son aşamasına giren ve 26 Nisan’da Satürn’e doğru ‘intihar’ dalışına geçen Cassini keşif aracı, daha önce insan yapımı hiçbir cihazın bulunmadığı ortamdaki inanılmaz gözlemlerini sürdürüyor.

Son olarak Cassini’nin gönderdiği ve Radyo Plazma Dalga Bilimi (RPWS) tarafından ölçülen bu sesler, aynı yerden geçseydik kendi kulaklarımızla duyabileceğimiz normal sesler değil. Bunu radyo ve plazma dalgalarının birleşimiyle ortaya çıkan sinyalin sese dönüşmüş hali olarak açıklayabiliriz.

Aşağıdaki ilk ses dosyası, Cassini aracı 18 Aralık 2016’da Satürn’ün halkalarından geçtiği sırada kaydedildi. Buradaki sesin biraz parazitli olmasının sebebinin toz, kaya ve buzdan oluşan halkalar olduğu belirtiliyor:

İkinci ses dosyası ise halkalar ve Satürn gezegeni arasındaki dev boşlukta, aracın ilk dalışa geçtiği 26 Nisan günü kaydedildi. Yükselip alçalan gizemli tonu ile adeta hipnotize edici bir özelliğe sahip:

NASA’daki bilim insanları, Cassini uzay aracının Satürn ve halkaları arasındaki boşluğa dair beklenmedik veriler sunduğunu belirtiyor. Boşluk, zannedilenden çok daha boş ve berrak, neredeyse hiçbir şey bulunmuyor. Böyle şaşırtıcı bir sonucu beklemeyen NASA uzmanları, boşluğun “temiz” olmasının muhtemel sebeplerini araştıracaklarını bildirdi.

Bu arada NASA, Cassini keşif aracının Satürn’e yaptığı ilk dalıştan sadece ses kayıtları değil görüntüler de paylaştı. Aşağıdaki video klipte aracın 26 Nisan günü yaptığı ilk dalışta çektiği atmosfer fotoğraflarından oluşan görüntüler yer alıyor:

Cassini, bu fotoğrafları çekerken gezegenin yüzeyine 72 bin 400 kilometre mesafeden 6 bin 700 kilometreye doğru bir alçalış gerçekleştiriyor. Araç benzer dalışlarından 20 tane daha yapacak. 15 Eylül’de gezegenin atmosferine girdikten sonra parçalanarak yok olacak.

Cassini ve Voyager uzay araçlarının değişik yıllarda Satürn yakınlarından geçerken kaydettiği diğer esrarengiz seslere dair haberimize ise buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz:

Satürn’den gelen ürkütücü sesler..


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Soluk mavi nokta: Dünya

Cassini aracının Satürn’ün halkaları arasından çektiği fotoğrafta Dünya bir nokta kadar görülüyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Cassini uzay aracı, Satürn’ün buz halkaları arasından 1,4 milyar kilometre uzaklıktaki Dünya’yı fotoğrafladı.

Yakıtını bitirdiği için 20 yıllık efsanevi yolculuğunun son aşamasına giren ve 26 Nisan’da Satürn’e doğru ‘intihar’ dalışına geçecek olan Cassini keşif aracı, kamerasını 12 Nisan günü milyonlarca kilometre uzaklıktaki yuvamıza son bir kez çevirdi.

Cassini, son dalışı sırasında Satürn’ün yüzeyi ile halkaları arasındaki 2 bin 400 kilometre genişliğindeki boşlukta gözlem yapacak. 15 Eylül’de gezegenin atmosferine girdikten sonra parçalanarak yok olacak.

pale1
Dünya – Fotoğraf: Cassini / NASA

Yukarıdaki görselin büyük ve orjinal haline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz: NASA

‘Soluk Mavi Nokta’ ifadesi, aslında 1990 yılında Dünya’nın Voyager 1 sondası tarafından rekor uzaklıktan çekilen bir fotoğrafı için kullanılıyor. (6,4 milyar kilometre). Fotoğraf, yeryüzünü uzayın sonsuzluğu içinde tek başına gösteriyor. 1996’da hayatını kaybeden Amerikalı ünlü gökbilimci Carl Sagan, bu ünlü fotoğraftan esinlenerek (aşağıda) 1994 yılında ‘Soluk Mavi Nokta’ (Pale Blue Dot) adlı kitabını yazmıştı.

pale123
Soluk mavi nokta, Dünya – Voyager 1

Satürn’e kamikaze dalışı yapacak (Video)

Yakıtı azalan Cassini uzay aracı 20 yıllık efsanevi yolculuğuna böyle son verecek.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın 20 yıl önce uzaya fırlattığı Satürn keşif aracı Cassini, yalnız seyahatinin son aşamasına girdi. Gaz devi gezegenin atmosferine doğru dalışa geçen Cassini, bu yılın Eylül ayında parçalanarak görevine son verecek.

Yakıtını bitirmekte olan Cassini’nin yörünge misyonunu tamamlayarak gezegenin halkalarından yüzeyine doğru son uçuşuna başlayacağını duyuran NASA, duygusal bir veda videosu yayınladı. Cassini’nin ‘Grand Finale’ (Büyük Final) olarak adlandırılan nihai dalışı 26 Nisan’da başlayacak. Beş aylık bir alçalışın ardından 15 Eylül’de gezegenin atmosferine girdikten sonra parçalanarak yok olacak.

Cassini, son dalışı sırasında Satürn’ün yüzeyi ile halkaları arasındaki 2 bin 400 kilometre genişliğindeki boşlukta gözlem yapan ilk uzay aracı olacak. 1997 yılında uzaya fırlatılan ve 2004’te Satürn’ün çevresindeki yörüngesine ulaşan Cassini, günümüze kadar birçok önemli keşif yapılmasını sağlayarak tarihe geçti. Bunlar arasında, Satürn’ün buz ile kaplı uydusu Enceladus’te hidrotermal özellikler gösteren bir yüzey altı okyanusa dair bulduğu deliller ve bir diğer uydu Titan’daki sıvı metan denizleri keşfi en dikkat çekici olanlar.

Cassini’nin en olağanüstü gözlemlerini bu nihai dalış sırasında yapmasını beklediklerini belirten NASA araştırmacıları, aracın Satürn halkaları çevresinde yaptığı son 22 yörünge yolculuğu sayesinde büyük gezegenler ve uydularına yönelik ufuk açıcı keşifler yaptıklarını kaydediyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Satürn’ün halkalarını hiç böyle görmediniz

Cassini uzay aracı, Satürn’ün halkalarının şimdiye kadarki en yakın fotoğraflarını çekti.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Cassini uzay aracı, Satürn’ün halkalarının en net fotoğraflarını çekti. Daha önce görülmemiş detayların ortaya çıktığı halkalarda milyonlarca küçük ‘uyducuk’ bulunduğu belirlendi.

NASA tarafından dün yayınlanan fotoğraflar, Satürn’ün atmosferine yaklaşık 134 bin 500 kilometre mesafedeki toz, buz ve kaya parçacıklarından oluşan halkaların eşsiz güzelliğine yakından tanık olma fırsatı tanıyor. Cassini’nin fotoğraflarındaki ayrıntılar 550 metre kadar küçük bir çözünürlük ölçeğinde.

Halkaların içinde diğer parçacıklara göre daha büyük boyutlarıyla dikkat çeken milyonlarca uyducuğun bulunduğu tespit edildi. Bu gökcisimlerinin boyutları bir ev büyüklüğünden 1 kilometre genişliğe kadar değişiyor. İşte NASA’nın yayınladığı o fotoğraflar:

ring1

ring2

ring3

ring4

ring5.jpg

Fotoğraflar: NASA

 

Satürn’ün en yeni fotoğrafı büyüledi

Cassini uzay aracı 1,2 milyon kilometre mesafeden Satürn’ü fotoğrafladı.

Güneş, Satürn’ün kuzey yarım küresine ve kutup bölgesine böyle doğdu. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), bu eşsiz güzellikteki gezegenin en yeni fotoğrafını yayınladı.

Cassini uzay aracı tarafından 9 Eylül günü çekilen fotoğraf, gezegene ve halkalarına yaklaşık 1,2 milyon kilometre mesafeden bir bakış açısı sunuyor. Sırlarla dolu altıgen kutup bölgesi tüm aydınlığı ile dikkat çekiyor. Altıgen şekli oluşturan fırtınaya tam olarak neyin sebep olduğu bilinmiyor.

buyuk

Kutupta olduğu gibi, bulutların daha alçaktan seyrettiği bölgeler koyu renklere bürünmüş. Satürn’ün kuzey yarım küresi yaz mevsimine yaklaşıyor. Cassini uzay aracının fotoğrafı bu kadar net ve gözalıcı olarak elde etmesinde gezegenin mevsiminin etkisi bulunuyor. Son aylarını yaşayan Cassini görevi, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından yürütülüyor.

Fotoğrafın büyük haline aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz:

NASA – Satürn 

Satürn’ün ‘altıgen’ kutbu şaşırtıyor

Altıgenin 20 bin kilometre çapındaki bir fırtınanın dev jet akımıyla oluştuğu düşünülüyor.

NASA’nın Cassini uzay aracı, geçtiğimiz Pazartesi günü Satürn’ün 640 bin kilometre yakınından geçerek kuzey kutbunun gizemli altıgen şeklini görüntüledi.

30 Kasım’da 12 yıllık araştırma görevinin son safhasına geçen Cassini, ‘halkayı sıyıran yörünge’ adı verilen yeni misyonu boyunca Satürn’de eşsiz gözlemler gerçekleştiriyor. Satürn’ün halkaları, uyduları ve esrarlı kuzey kutbu yeniden Cassini’nin kameralarına yansıdı. 1997’de uzaya fırlatılan, 2004’te Satürn’e ulaşan Cassini, 15 Eylül 2017’de Satürn’e doğru dalış yaparak kendisini imha edecek ve görevini tamamlanmış olacak.

nasa
Fotoğraf: Cassini, NASA

GİZEMLİ ALTIGEN BÖLGE

Mevsimsel olarak zaman zaman renk değiştiren altıgen görünümün, 20 bin kilometre çapındaki bir fırtınanın dev bir jet akımıyla oluştuğu düşünülüyor. Ancak bu akımın nasıl ve ne tarafından kontrol edildiği hala bir sır. Altıgen fırtınanın hızı saatte 300 kilometreden fazla. Fırtınanın büyüklüğü ise Dünya’nın yaklaşık 30 katı.

Fırtınanın başlangıç tarihi bilinmiyor. Uzmanlar fırtınanın yıllardır belki de yüzyıllardır devam ediyor olabileceğini düşünüyor. Dünyada ortaya çıkan kasırgalar ortalama bir hafta ömürlü oluyor. Jüpiter ve Satürn gibi gaz devlerinde ise yüzyıllarca devam eden fırtınalar ve kasırgalar oluşabiliyor.

pia
Kuzey kutbundaki fırtınanın merkezi (Cassini, NASA)

 

 

Satürn’den gelen ‘ürkütücü’ sesler

Cassini ve Voyager uzay araçlarının kaydettiği Satürn sesleri birçok gizemi içinde barındırıyor.

Cassini ve Voyager uzay araçlarının değişik yıllarda Satürn yakınlarından geçerken kaydettiği sesler, bilim insanlarına gezegenin atmosferik yapısı hakkında fikirler verse de dinleyenleri hipnotize edici bir etkiye de sahip.

Aşağıdaki ilk videoda yer alan ‘esrarengiz’ sesler, Cassini uzay aracının Nisan 2002’de gezegenin 374 milyon kilometre yakınından geçerken kaydettiği radyo ses salımından oluşuyor. Sesler, Satürn’ün kutuplarındaki elektrik yüklü auroralardan (kutup ışıklarından) geliyor;

Bu videoda ise Voyager uzay aracının Satürn yakınından geçerken kaydettiği 30 dakikalık sesler yer alıyor:

https://www.youtube.com/watch?v=X_JAvVjKeWI&t=53s

Güneş sistemimizde hacim olarak Jüpiter’den sonra ikinci sırada gelen Satürn, büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluştuğu için gaz devleri sınıfına giriyor. Ekvator kuşağında batıdan doğuya doğru saatte 1800 kilometre hızında kesintisiz bir akım gözleniyor.

Yeryüzünden yapılan gözlemlerde bazıları devasa boyutlara ulaşan ‘beyaz lekeler’ görüldü. Bu oluşumların, günler, bazen haftalar süren fırtına alanları olduğu düşünüldü. Cassini uzay aracı, kısa süre içinde birçok yeni fırtına alanı saptadı. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri olduğu için eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çeken Satürn, halen keşfedilmeyi bekleyen birçok bilinmezi içinde barındırıyor.

Ulaşamadığımız okyanus: Enceladus

Satürn’ün uydusu Enceladus’ün yüzeyinin altındaki büyük akıcı su kütlesi, bilinmeyen deniz canlılarına ev sahipliği yapıyor olabilir.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Cassini uzay aracı, Satürn gezegeninin altıncı büyük uydusu Enceladus’un buz yüzeyinin altında tüm küreyi kaplayan bir okyanus olduğuna dair deliller buldu. Söz konusu sonuca, yedi yıl süren incelemelerin ardından ulaşıldı.

ABD’nin Ithaca şehrindeki Cornell Üniversitesi’nin bilim dergisi Icarus’ta yayınlanan son araştırma sonuçlarına göre, jeolojik olarak aktif durumdaki Enceladus’un yüzeyinin altındaki büyük akıcı su kütlesi, bilinmeyen deniz canlılarına ev sahipliği de yapıyor olabilir.

2

Yedi yıldan uzun bir süredir Cassini’nin gönderdiği Enceladus fotoğraflarını inceleyen araştırmacılar, uydunun yüzeyindeki titreşimlerin büyüklüğünün, buz yüzeyin dışarıdan içe doğru tamamen donmuş halde olmadığını, bunun da buzun altında tüm küreyi kaplayan bir okyanusun var olduğunu gösterdiğini bildirdi.

OKYANUSUN DERİNLİĞİ 10 KİLOMETREYİ AŞIYOR

Dikkatli bir şekilde yer şekillerini ve kraterleri haritalandıran bilim insanları, Satürn’ün yer çekiminin de etkisiyle uydunun yüzeyinin hareketli ve değişken olduğunu belirledi. Bu da Enceladus’un kayalık çekirdeği ile buz yüzeyi arasında kalın bir akışkan bölge olduğunu ortaya çıkardı. Enceladus’ta bir okyanus olabileceği teorisi, 2005’te Cassini’nin uydunun güney kutbunda su buharı ve buz püskürten volkan ağızları keşfetmesiyle ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 500 kilometre çapındaki Enceladus’un yer çekimi özelliklerini inceleyen gök bilimciler, buz kaplı yüzeyin 30 – 40 kilometre altındaki okyanusun derinliğinin 10 kilometreyi aştığını belirtiyor. Gizli okyanusun, Güneş Sistemi’nde mikrobiyal hayata en uygun bölgelerden birisi olduğu kaydediliyor.

3

Önümüzdeki aylarda yapılacak araştırmalar, gelecekte bu uyduya yapılması planlanan insanlı ya da insansız görevler için yeni yol haritaları belirleyecek.

DEV BİR KAPLICA GİBİ OLABİLİR

Bilim insanları, Enceladus’ün buzlu yüzeyi altında termal hareketlilik de tespit etti. Çok sayıda sıcak su kaynağı olabilir.

ABD’deki Colorado Üniversitesi’nden gökbilimci Sean Hsu liderliğindeki uluslararası araştırma ekibi, Enceladus’un derinliklerinde mineral zengini sıcak su kaynakları olduğunu duyurdu. Eğer sonuçlar kesinleşirse, Güneş Sistemi içerisinde Dünya’dan sonra kaya ve sıcak suyun etkileşime girdiği belirlenen ilk yer Enceladus olacak.

1997’de fırlatılan ve Satürn çevresinde araştırmalar yapan Cassini Uzay Aracı, yaklaşık 10 yıl önce uydunun güney kutup denizinde faal olan buz volkanlarını tespit etmişti.

90 DERECE SICAKLIĞINDA SU

Bilim dergisi Nature’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, kaynar su içerisindeki çözünmüş mineraller, buldukları çatlaklardan yüzeye büyük bir hızla çıkarken daha soğuk suyla ve sonunda soğuk uzayla etkileşime girip buz kristallerine dönüşüyor. Sean Hsu ve ekibinin 4 yıl süren deneyleri ve hazırladıkları simülasyonlar, suyun sıcaklığının 90 derece civarında olması gerektiğini gösteriyor.

Enceladus’taki volkanlardan saçılan buz parçacıkları Satürn’ün çevresindeki halkalardan birini oluşturuyor. Bu halkayı inceleyen Cassini Uzay Aracı, söz konusu parçacıkların silisyum dioksit (SiO2) içerdiğini belirledi. Dünyada cam üretiminin ana ham maddesi olan silisyum dioksit, gezegenimizde var olan kumun büyük bir bölümünü oluşturuyor.

4

YAŞAM BELİRTİSİ

Satürn’ün bu küçük uydusunda var olduğu üzerinde durulan deniz altı termal kaynakları Dünya’dakilere benziyor. Enceladus’teki sıcak su kaynaklarında, Dünya’daki kaynaklardaki gibi yaşayabilen organizmalar olabileceği düşünülüyor. Bilim insanları, gelecekte yapılabilecek insanlı ya da insansız görevler sayesinde uydunun gizeminin çözülebileceğine inanıyor.