Çok uzaklardaki gizemli diyar: NGC 1055

Samanyolu’ndan yüzde 15 daha büyük olan bu galaksi, yandan görüntüsüyle dikkat çekiyor.

Bilinen evrendeki iki trilyona yakın galaksi (yıldız kümesi), uzaklıkları sebebiyle insanoğlu için henüz sırlarla dolu yerler. Onları sadece gelişmiş teleskoplarla inceleyebiliyoruz. Bu galaksilerden birisi de Dünya’dan 55 milyon ışık yılı uzaklıktaki ‘NGC 1055′. (1 ışık yılı, yani ışığın bir yılda katettiği mesafe = Yaklaşık 10 trilyon kilometre.)

İlk kez 1783’te İngiliz bilim adamı William Herschel tarafından gözlemlenen sarmal galaksinin en yeni fotoğrafı, Avrupa Güney Yarımküre Astronomik Araştırmalar Organizasyonu (ESO)’ya ait olan Şili’deki VLT Teleskobu ile çekildi. Cetus Takımyıldızı’ ndaki NGC 1055, Samanyolu Galaksisi’nden yaklaşık yüzde 15 oranında daha büyük. Bu rengârenk yıldız şeritleri, gaz ve toz oluşumlarıyla NGC 1055, yapısında muhtemelen büyük bir komşu galaksi ile olan etkileşimden kaynaklanan tuhaf bükülmeler sergiliyor.

ngc10551
NGC 1055 (ESO)

Görselin büyük ve orjinal haline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz: ESO

ESO’dan yapılan açıklamaya göre, fotoğrafı özel kılan ise bir galaksiyi kenarından (yandan) görüntülemenin nadir olması. Çoğu galaksiyi ya üst taraftan (adeta karşı karşıya) ya da belli bir açı oranında yandan görürüz. Bu tür gözlemler bir galaksinin sarmal kollarını ve parlak çekirdeğini güzel ayrıntılarla ortaya çıkarır fakat üç boyut hissiyatını zorlaştırır. Sarmal bir galaksinin genel şeklini tam olarak anlamak için yandan görünüme ihtiyaç duyarız. Tıpkı NGC 1055’te olduğu gibi.

Kenardan bakıldığında hem yeni doğan yıldızların hem daha yaşlı yıldız popülasyonunun galaksi boyunca nasıl yerleştiğine dair etraflı bir görünüm elde etmek mümkün olur. Yıldız yüklü galaksinin ve merkezindeki çekirdeğin yüksekliğini ölçmek kolaylaşır. Madde, galaksi düzleminin kör edici parlaklığından uzaklaşır ve evrenin koyu arka planı karşısında daha net gözlemlenebilir hale gelir.

Böyle bir görüş açısı aynı zamanda gökbilimcilerin, bir galaksi diskinin genel şeklini ve özelliklerini incelemesine de olanak tanır. NGC 1055’te muhtemelen yakınındaki bir diğer galaksi olan Messier 77 ile olan etkileşimlerin sebep olduğu garip bükülüm ve dağılım bölgeleri bulunuyor. NGC 1055’in diski hafifçe eğrilmiş ve çekirdek boyunca dalgalanıyor gibi duruyor.

Önümüzdeki yıllarda uzaya fırlatılacak yeni teleskoplar (özellikle NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu ile Avrupa Uzay Ajansı’nın PLATO Teleskobu), uzak galaksiler ve evrenin derinlikleri hakkında bizlere yeni bilgiler sağlayacak.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

 

Akılları zorlayan uzaklıkta 4 gizemli galaksi keşfedildi

Dünya’dan ortalama 10 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksiler 3 ayrı teleskop ile görüntülenebildi.

Bilim insanları, Hubble Uzay Teleskobu ve iki ayrı yer teleskobunun verilerini kullanarak milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki 4 antik galaksiyi (yıldız kümelerini) görüntüledi.

İngiltere merkezli Astronomy Now dergisinin haberine göre, birinci galaksi 9 milyar, ikinci galaksi 9,4 milyar, üçüncü galaksi 10,9 milyar, dördüncü galaksi ise 11,2 milyar ışık yılı uzaklıkta. (1 ışık yılı, diğer bir deyişle ışığın 1 yılda aldığı yol = Yaklaşık 10 trilyon kilometre).

Söz konusu galaksilerin Dünya’ya ulaşan ışıkları uzayda milyarlarca yıldır yolculuk ediyor ve biz de aşağıdaki fotoğrafta aslında çok uzak bir geçmişe bakıyoruz:

foto11

Gökbilimciler, bu görüntüleri oluşturabilmek için 26 yıllık emektar Hubble Uzay Teleskobu’nun ultra derin saha kamerası ile ABD’deki Karl G. Jansky Very Large Array (VLA) Teleskobu ve Şili’deki ALMA Teleskobu’ndan gelen verileri kullandı.

Aslında bugünün yıldızlarının çoğunun doğduğu yerlere ilk kez bakıyor olduğumuzu belirten uzmanlar, evrenin fotoğraftaki uzak dönemlerinde şimdiki birçok yıldızının şekillendiğini ve doğduğunu belirtiyor.

Japonya’daki Tokyo Üniversitesi ile Tayland’daki Chulalongkorn Üniversitesi’nde gökbilimci olan Wiphu Rujopakam, kaleme aldığı bu son araştırmaya ilişkin şunları söylüyor: “Eski çağlardaki galaksilerin çok sayıda yıldız oluşturduğuna emindik fakat neye benzediklerini bilmiyorduk, çünkü gözle görülebilir ışığı neredeyse tamamen hapseden gaz ve toz bulutlarıyla çevrililer. Üç teleskobun yardımıyla bu duvarı aştık ve yıldızların nerede doğduğunu gördük.”

Hubble, VLA ve ALMA ile yapılan bu gözlemler, galaksilerdeki yıldız oluşumundan sorumlu mekanizmalar hakkında uzun süredir var olan soruları yanıtlamaya yardımcı olacak. Gözlemlenebilen uzayda bilinen en uzak ve eski galaksi olan GN-z11, Dünya’dan 32 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.