Dev bir okyanusla kaplı gezegen keşfi!

Bilim insanları, yeryüzünden 100 ışık yılı uzaklıkta, tamamen suyla kaplı olduğu düşünülen ve hemen hemen Dünya boyutlarında olan bir ‘okyanus gezegeni’ keşfedildiğini duyurdu. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre)

Montreal Üniversitesi Öte-Gezegenler Araştırma Enstitüsü (iREX)’ten gökbilimcilerin, The Astronomical Journal‘da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, Draco Takımyıldızı’nda yer alan ve ‘TOI-1452 b’ kod adı verilen gezegenin kalın bir okyanus tabakası ile kaplı olduğu düşünülüyor.

NASA’nın ‘gezegen avcısı’ TESS Teleskobu ile tespit edilen bu gizemli diyarın, kendi yıldızı TOI-1452’ye olan mesafesi sebebiyle bilinen yaşam koşullarına elverişli olduğu ve yüzeyinde akışkan suyu barındırdığı belirtiliyor.

NASA’nın TESS Uzay Teleskobu

TOI-1452 b’deki büyük ve derin akıcı su kütlesi, bilinmeyen deniz canlılarına ev sahipliği yapıyor olabilir. Benzer bir durum, Güneş Sistemimizde yer alan Jüpiter’in uyduları Ganymede ve Callisto ile Satürn’ün uyduları Titan ve Enceladus’ta da mevcut. Bu dört uydunun buzla ya da kayalıkla kaplı yüzeylerinin altında yer alan ve mikrobiyal yaşama ev sahipliği yapabildiği belirtilen okyanuslar, daha önce birçok araştırmaya konu oldu.

Son çalışmayı yürüten iREX ekibinin başındaki araştırmacı Charles Cadieux, İngiliz Daily Mail gazetesine yaptığı açıklamada, “TOI-1452 b, bugüne kadar bulduğumuz bir okyanus gezegeni için en iyi adaylardan biri. TESS verilerine göre yarıçapı ve kütlesi, Dünya gibi temelde metal ve kayadan oluşan bir gezegenden beklenebilecek olandan çok daha düşük bir yoğunluğa işaret ediyor” diyor.

Aslında okyanusla kaplı gezegenlere yabancı değiliz. Hollywood filmleri ve romanları da kapsayan birçok bilim kurgu eserinde su dünyalarına rastlamıştık. 2014 yapımı Interstellar (Yıldızlararası) ile 1995 yapımı Water World (Su Dünyası) filmleri, bunlardan sadece ikisi.

TOI-1452 b, NASA’nın geçtiğimiz ay bilimsel gözlemler yapmaya başlayan 10 milyar dolarlık yeni James Webb Uzay Teleskobu tarafından gelecekte daha fazla incelenebilmesi için mükemmel bir aday olacak.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Yakın yıldızın etrafında bir ılıman dünya!

Avrupalı bilim insanlarının keşfettiği ‘Ross 128 b’ adlı gezegenin bir yılı sadece 9,9 gün.

Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)’nun gezegen avcısı HARPS aygıtını kullanan gökbilimciler, Güneş Sistemimizden sadece 11 ışık yılı uzaklıkta Dünya boyutlarında ılıman bir gezegen keşfetti. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre)

ESO’dan yapılan açıklamaya göre, Virgo Takımyıldızı yönünde yer alan ve Ross 128 b olarak isimlendirilen yeni gezegen 4,24 ışık yılı uzaklıktaki Proxima b’den sonra tespit edilen en yakın ikinci ılıman Dünya olabilir. Gezegen aynı zamanda sakin bir kırmızı cüce yıldızın etrafında bulunan en yakın dış-gezegen ünvanına da sahip oldu. Bu da gezegenin potansiyel olarak yaşam barındırma olasılığını artırıyor. Ross 128 b, ESO’nun Şili’deki VL Teleskobu için atmosferinde biyo-işaretçilerin aranacağı birincil hedeflerden biri olacak.

Avrupalı gökbilimcilerin ortak araştırmasına göre, bu Dünya benzeri gezegen, Ross 128 yıldızının etrafındaki turunu 9,9 günde tamamlıyor. Yüzey sıcaklığının bilinen yaşama uygun olacağı düşünülüyor. Ross 128, bu ılıman gezegene ev sahipliği yapan ‘en sakin’ yakın yıldız olarak nitelendiriliyor.

Aralarında Proxima Centauri’nin de olduğu çoğu kırmızı cüce yıldız ara sıra yörüngelerindeki gezegenleri de etkileyen ölümcül mor-ötesi ve X-ışın radyasyonu şeklinde parlamalar açığa çıkarır. Bununla birlikte Ross 128 çok daha sakin bir yıldız gibi görünüyor, bu sayede gezegeni olası bir yaşama ev sahipliği yapacak en rahat yer olabilir.

eso1736c1
Ross 128 yıldızının konumu (Görselin sağ tarafında, ecliptic çizgi üzerinde, yuvarlak içine alınmış halde-ESO)

Ross 128 yıldızı şu anda Dünya’dan 11 ışık yılı uzaklıkta olsa da, bize doğru hareket ettiği için, kozmik ölçekte göz açıp-kapatma kadar sayılan sadece 79 bin yıl içinde en yakın yıldızsal komşumuz olması bekleniyor. Proxima b’nin tacını alacak olan Ross 128 b Dünya’ya en yakın dış-gezegen haline gelecek.

HARPS ile alınan verileri inceleyen bilim insanları, Ross 128 b’nin yörüngesinin Dünya – Güneş arasındaki mesafenin 20’de biri kadar olduğunu buldu. Yıldızına yakın olmasına rağmen Ross 128 b, Dünya’dakinin sadece 1,38 katı kadar radyasyona maruz kalıyor. Bu sayede Ross 128 b’nin denge sıcaklığının -60 ila 20 santigrat derece arasında olduğu tahmin ediliyor. Bunun da nedeni ev sahibi yıldızının soğuk ve sönük doğası. Araştırmacılar Ross 128 b’yi ılıman bir gezegen olarak görseler de, gezegenin, yüzeyinde sıvı halde su bulunabildiği yaşanabilir bölgenin içinde, dışında ya da sınırlarında mı olduğu belirsizliğini koruyor.

Gökbilimcilerin tespit ettiği ılıman gezegenlerin sayısı artsa da, sonraki adımda atmosferlerinin, bileşimlerinin ve kimyalarının ayrıntılı araştırılması yer alıyor. Çok yakın dış-gezegenlerin atmosferlerinde, oksijen gibi biyo-işaretçilerin olası tespiti hayati ve çok büyük bir adım olacak.

Dünya benzeri iki komşu gezegen bulundu

Sadece 12 ışık yılı uzaklıktaki Tau Ceti sisteminde iki gezegen yaşama uygun olabilir.

Gökbilimciler, Güneş Sistemi’nden yalnızca 12 ışık yılı uzaklıkta Dünya benzeri olduğu düşünülen iki yeni gezegen keşfetti. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre)

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, uluslararası araştırma ekibi, gökyüzünde çıplak gözle de görülebilen Tau Ceti yıldızı etrafında dönen yedi gezegen tespit etti. Bu gezegenlerden ikisinin ‘habitable zone’ (bilinen yaşama uygun bölge) sınırları içinde olduğu belirlendi. Gezegenlerin dört tanesinin Dünya ile aynı boyutlarda olduğu, iki gizemli diyarda ise hayata uygun atmosfer koşulları ve akıcı su bulunabileceği bildirildi.

İngiltere’deki Hertfordshire Üniversitesi’nin önderlik ettiği araştırma kapsamında, gezegenler Tau Ceti b, c, d, e, f, g, h olarak adlandırıldı; e ve f gezegenlerinin ‘goldilocks bölgesi’ adı verilen ‘bilinen yaşama elverişli’ kısım sınırlarındaki yörüngelerinde döndükleri ortaya çıktı. Dünya’dan 3,9 kat daha büyük olan bu iki gezegen, kayalık yapılarıyla da dikkat çekiyor.

tau_ceti_gunes_karsilastirmasi
Tau Ceti (üstte) ve Güneş Sistemi’nin (altta) karşılaştırılması. Ortadaki açık yeşil kısım, bilinen yaşama uygun olabilecek bölgeyi gösteriyor.

Bununla birlikte, Tau Ceti yıldızının etrafında büyük bir enkaz diskinin bulunduğu, asteroitlerin ve kuyruklu yıldızların yoğun bombardımanından dolayı gezegenlerin yaşanabilirliğinin muhtemelen azaldığı da tahmin ediliyor.

Gökbilimciler yıllardır farklı teleskoplar ile Tau Ceti sistemi üzerinde yaptıkları binlerce gözlem sayesinde yıldızın ışığındaki değişimleri belirleyerek bilgisayar modelleri oluşturdu ve gezegenlerin özelliklerini belirledi. Güneş benzeri G tayf sınıfı anakol bir yıldız olan Tau Ceti, yaşama uygun gezegen araştırması için en uygun hedeflerden birisiydi.

TauCetilocationjpg-3222307_p9
Tau Ceti yıldızı geceleri çıplak gözle de görülebiliyor.

Tau Ceti, Güneş’in yüzde 78’i kadar kütleye sahip, yani biraz küçük bir Güneş benzeri yıldız. Kütlesine paralel olarak, çapı da Güneş’in yüzde 80’i kadar ve yüzey sıcaklığı 5 bin 100 derece civarında. Bu sebeple çevreye yaydığı enerji de Güneş’in yüzde 50’si kadar. Yıldızın kütlesi biraz düşük olduğu için, bizim yıldızımız Güneş’ten daha uzun ömürlü olacak. Güneş’in ortalama ‘toplam’ ömrü 10 milyar yıl olarak hesaplanıyor. Tau Ceti’nin ise 30 milyar yıl kadar sağlıklı biçimde parlayacağı öngörülüyor.

Araştırmaya katılan astronomlar, bu sistemdeki iki gezegenin, insanoğlunun gelecekteki kolonileşme projeleri için en uygun adaylar arasında olabileceğini kaydediyor. 2018 yılında uzaya fırlatılacak olan James Webb Uzay Teleskobu, uzak dünyalardaki su, metan, oksijen, ozon ve diğer kimyasalları tespit edebilecek hassaslıkta geliştirildi. Önümüzdeki senelerde bu gezegenlerin atmosferlerine dair daha kesin bilgiler elde edebileceğiz.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Yaşam için yeni gezegen adayı: LHS 1140b

40 ışık yılı uzaklıktaki kayalık bir gezegen bilinen hayat koşullarına elverişli olabilir.

Dünya’dan 40 ışık yılı uzaklıktaki bir kırmızı cüce yıldızının etrafında dönen kayalık LHS 1140b gezegeni, Güneş Sistemi dışındaki yaşam arayışları için en uygun adaylardan birisi olabilir. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre)

Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)’dan yapılan açıklamaya göre, Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde yer alan Yüksek Hassasiyetli Radyal Hızlı Gezegen Bulucu (HARPS)’ı kullanan uluslararası bir ekip, Balina Takımyıldızı doğrultusundaki sönük yıldız LHS 1140’ın etrafında ‘habitable zone’ (yaşanabilir bölge) içinde bir ‘süper-dünya’ keşfi gerçekleştirdi.

Elde edilen verilere göre, Dünya’dan biraz daha büyük ve çok daha ağır olan bu yeni gezegenin atmosferinin uzaya doğru azalma miktarı oldukça düşük. Kırmızı cüce yıldızlar Güneş’e göre çok daha küçük ve soğuktur. LHS 1140b gezegeni, kendi yıldızına Dünya’nın Güneş’e uzaklığına oranla 10 kat daha yakın bir bölgede yer alsa da, yalnızca gezegenimizin yarısı kadar güneş ışığına ve çok az radyasyona maruz kalıyor.

Gökbilimciler, 1 yılı sadece 25 gün olan LHS 1140b gezegeninin yaşını en az 5 milyar yıl olarak tahmin ediyor. Çapı ise Dünya’nın 1,4 katı kadar – neredeyse 18 bin kilometre fazla. Ancak Dünya’nın 7 katı kadar kütlesi ve çok daha yoğun yapısı olması nedeniyle gezegenin muhtemelen yoğun bir demir çekirdeği ve kayalık bir yüzeyi olduğu düşünülüyor.

Artist’s impression of the super-Earth exoplanet LHS 1140b
Cüce yıldız LHS 1140 ve LHS 1140b gezegeni illüstrasyonu (ESO)

Araştırmayı yürüten Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Jason Dittmann, “Bu, son 10 yılda gördüğüm en heyecan verici öte-gezegen oldu. Bilimdeki en büyük araştırmalardan birini gerçekleştirmek için bundan daha iyi bir hedef bulamayız, yani Dünya dışı yaşama dair kanıt araştırmaları. Kırmızı cüceyle ilgili şu anki durum oldukça olumlu. LHS 1140 kendi etrafında daha yavaş dönüyor ve benzer düşük kütleli yıldızlara göre daha az yüksek enerjili ışınım yayıyor” diyor.

Bu süper-Dünya, atmosferinin araştırılması ve karakterize edilmesi için gelecekteki gözlemler adına en iyi aday olabilir. Araştırma ekibinden Xavier Bonfils şunları söylüyor: “LHS 1140 sistemi yaşanabilir kuşakta bulunan gezegenlerin gelecekteki özelliklerini araştırmak için Proxima b ya da TRAPPIST-1’den daha önemli bir hedef olabilir. Bu yıl öte-gezegen keşifleri adına oldukça önemli bir yıldı!”

Yakında diğer yer ve uzay teleskopları ile yapılacak olan gözlemler sayesinde LHS 1140b üzerine düşmekte olan yüksek enerjili ışınımın miktarı hesaplanacak ve yaşamı destekleyip desteklemediği ortaya çıkarılabilecek.

Yaşam potansiyeli olan 10 yeni gezegen keşfedildi

Kepler Uzay Teleskobu ile Kuğu Takımyıldızı’nda toplam 219 yeni gezegen belirlendi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Kepler Uzay Teleskobu ile 219 yeni gezegen keşfedildiğini, bu gezegenlerden 10 tanesinin ‘habitable zone’ (yaşanabilir bölge) sınırları içinde bulunduğunu açıkladı.

NASA’nın California’daki Ames Araştırma Merkezi’nden bugün yapılan basın açıklamasına göre, Dünya ile hemen hemen aynı boyutlarda olan 10 yeni kayalık gezegen, kendi yıldızlarına olan uzaklıkları sebebiyle akışkan suya ve bilinen hayat koşullarına uygun durumda olabilir.

Son 219 gezegenle birlikte, yaklaşık 4 yıldır süren gözlemleri ışığında Cygnus (Kuğu) Takımyıldızı’na dair nihai kataloğu oluşturan Kepler Uzay Teleskobu, Samanyolu Galaksisi içinde toplam 4 bin 34 gezegen adayı gök cismi tespit etmiş oldu. 2 bin 335 tanesinin gezegen olduğu kesinleştirildi. Bunlardan 50 tane Dünya benzeri gezegen adayının da 35’inin gerçekten hayatı destekleyebilecek nitelikte ‘uygun yuvalar’ olabileceği doğrulandı.

uzak_gezegenler
Uzak gezegenler illüstrasyonu – NASA

Açıklamada, galaksimizde yer alan gezegenlerin yarısının Jüpiter gibi gaz devleri olabileceği, olağanüstü derinliklere kadar bir yüzeylerinin olmadığı, yaşamı barındırması mümkün olmayan çok sert ve aşırı atmosfer koşullarına ev sahipliği yaptıkları belirtildi. Kayalık gezegenlerin çoğu ise Dünya’dan yüzde 75 daha büyük.

NASA’nın Kepler programından Mario Perez, “Dünya gibi aynı boyutlarda ve yaşama uygun olabilecek gezegenleri toplaması açısından Kepler kataloğu gerçekten eşsiz. Bu gezegenlerin galaksimiz içindeki frekanslarını anlamak, gelecekte söz konusu dünyaları direkt gözlemleyebileceğimiz NASA görevlerini tasarlamada bizlere yardımcı olacak. Cevabını merak ettiğimiz soru, Samanyolu içinde Dünya gibi ne kadar gezegen olduğu” diyor.

kepler_uzay_teleskobu
Kepler Uzay Teleskobu

BU GEZEGENLER NASIL KEŞFEDİLİYOR?

Kepler Uzay Teleskobu, diğer yıldızların yörüngesinde dolaşan gezegenleri görebilmek için ‘transit geçişi izleme yöntemi’ kullanıyor. Bu yöntem, yörüngedeki gezegenin Dünya ile yıldız arasından geçerken, yıldızın ışığının ne kadar karardığının ölçülmesiyle gerçekleşiyor. Kepler, aslında uzak gezegenlerin gölgelerini takip ediyor.

Bilim insanları, çok uzak bir dünyanın atmosfer koşullarını modellemek için o gezegenden yansıyan ışığa da odaklanıyor. Bazı gezegenler kendi güneşlerinin sıcaklığı ile ısınır. Eğer o gezegen bulutluysa, etrafında döndüğü yıldızın ışığını çeşitli şekillerde yansıtır. Gezegenin ışığındaki değişiklikleri görebilir ve böylece yabancı bir dünyanın yüzey parlaklığının bir haritasını oluşturabiliriz. Kepler gibi gelişmiş teleskoplar, değişik filtreler sayesinde ışığı farklı detaylarıyla inceleyebilir, yabancı bir gezegenin atmosferindeki elementleri tespit edebilir.

Yakında uzaya fırlatılacak yeni nesil gelişmiş teleskoplar (NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu ile Avrupa Uzay Ajansı’nın PLATO Teleskobu), bizlere uzak dünyaların atmosfer koşulları hakkında daha kesin bilgiler sunacak.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Dünya benzeri iki yeni gezegen keşfedildi

Gliese 1132b ve Kepler-1649b gezegenleri, Dünya’daki gibi bir atmosfere sahip olabilir.

Yer ve uzay teleskoplarıyla gelişen izleme teknikleri sayesinde gökbilimcilerin son yıllarda Güneş Sistemimiz dışında yaşama uygun gezegen arayışları hız kazandı. Bu hafta içerisinde Dünya benzeri olabilecek iki gezegene ilişkin yeni çalışmalar sunuldu. Sırasıyla bu adayları inceleyelim.

İngiltere, Almanya, İtalya ve İsveç’ten bir astronom ekibinin, bilimsel araştırmaların yer aldığı ArXiv.org’da yayınlanan yeni çalışmasına göre, 39 ışık yılı uzaklıkta, Vela Takımyıldızı içerisindeki bir kırmızı cüce yıldızının etrafında dönen gezegen dikkat çekiyor. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre). ‘Gliese 1132b’ (GJ 1132b) adlı bu gezegenin en büyük özelliği, su ve metan zengini bir atmosfere sahip olabilme ihtimali. Bilim insanları, bu sonucu gezegen kırmızı cüce yıldızının önünden geçerken yansıyan ışığın dalga boyundaki değişikliğe bağlıyor.

gezegen2
Gliese 1132b ve arkasındaki yıldızın illüstrasyonu (NASA)

Yaşadığımız yerküreden sadece 1,4 kat büyük olan Gliese 1132b’nin kütlesinin ise Dünya’dan 1,6 kat fazla olduğu belirtiliyor. Gözlemler için Şili’deki ESO/MPG Teleskobu kullanıldı. Gezegenin 1,6 günde bir yıldızın önünden geçtiği belirlendi. Bütün dalga boylarını inceleyen bilim insanları, akıcı su bulunduğunu düşündükleri gezegenin yüzde 70 oranında silikat, yüzde 30 oranında demir bileşiminden oluşan kayalık bir yer olduğunu düşünüyor. Gliese 1132b’nin yüzey sıcaklığının ise Dünya’dan fazla olduğu belirtiliyor.

Gelelim diğer gizemli diyara. Dünya’dan 219 ışık yılı uzaklıktaki ikinci gezegenin ismi ‘Kepler-1649b’. Güneş’in beşte biri büyüklüğündeki MV5 cinsi düşük sıcaklıklı bir yıldızın etrafında 9 günde dönen Kepler-1649b, üzerinde yaşadığımız gezegenden daha çok Venüs’e benziyor olabilir. Çünkü Dünya’ya oranla atmosferin hemen dışında bir metrekareye düşen yıldız kaynaklı elekromanyetik radyasyon enerjisinin miktarı 2,3 kat daha fazla. Venüs’te ise bu oran, Dünya’ya göre 1,9 kat daha çok.

gezegen4
Kepler-1649b illüstrasyonu (NASA)

Dünya ile hemen hemen aynı boyutlarda olan Kepler-1649b, kendi yıldızına oldukça yakın bir yörüngede seyrettiği için bilinen ‘habitable zone’ (yaşama uygun bölge) sınırlarının dışında kalıyor. Ancak nispeten soğuk bir yıldızın etrafında dönüyor oluşu, gezegeni Dünya’dakine benzer yaşam koşullarının oluştuğu bir yer haline getirebilir.

Kepler-1649b’nin Dünya gibi yaşanabilir bir gezegen mi, yoksa Venüs gibi adeta cehennem koşullarının hüküm sürdüğü vahşi iklimli bir diyar mı olduğu henüz netlik kazanmış değil. Dünya ve Venüs’ün hemen hemen aynı boyutlarda olmalarına, ‘yaşama uygun bölge’ sınırları içinde bulunmalarına ve aynı maddelerden oluşmalarına rağmen neden iki farklı atmosfere ev sahipliği yaptıkları henüz kesin bir şekilde bilinmiyor. Bu yüzden Kepler-1649b de soru işaretleri ile dolu bir yer. Gezegen, NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi ve SETI Enstitüsü’nden Elisa Quintana önderliğindeki bir araştırma ekibi tarafından Kepler Uzay Teleskobu ile keşfedildi.

Önümüzdeki yıllarda uzaya fırlatılacak yeni teleskoplar (özellikle NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu ile Avrupa Uzay Ajansı’nın PLATO Teleskobu), bu gezegenler ve atmosfer koşulları hakkında bizlere daha net bilgiler sağlayacak.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Gizemlerle dolu komşu gezegen: Wolf 1061c

Dünya’ya 14 ışık yılı uzaklıktaki gezegenin bilinen yaşama uygun olma ihtimali bulunuyor.

Bilim insanları, evrenin uçsuz bucaksız genişliği düşünüldüğünde neredeyse yanıbaşımızda sayılan 14 ışık yılı uzaklıktaki Wolf 1061c gezegeninin bilinen yaşama uygun olabileceğini belirtiyor. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre).

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, ABD’deki San Francisco Eyalet Üniversitesi’nden gökbilimciler, kırmızı cüce Wolf 1061 yıldız sistemindeki 3 gezegeni araştırıyor. Bu gezegenlerden Wolf 1061c, kendi yıldızına olan uzaklığı sebebiyle ‘yaşama uygun bölge’ (habitable zone) sınırı içinde yer alıyor.

Ancak, bu bölgenin yıldıza yakın iç kenarı civarı bir konumda olan Wolf 1061c, aşırı sıcağa da maruz kalıyor olabilir. Bu durumda sıcaklık atmosferde sıkışacağı için sera etkisinin artabileceği ve Venüs gibi kendi içinde küresel ısınmadan dolayı pişen bir gezegen olabilmesi de mümkün. Ayrıca kendi yıldızının etrafında sadece 17,9 günde döndüğü için bu hızlı hareket kaotik bir iklime sebep olabilir.

Bununla birlikte, Wolf 1061 yıldızı, bizim güneşimizin dörtte biri büyüklüğünde. Bu sebeple Wolf 1061c gezegenindeki sıcaklıklar daha düşük seyredebilir, hatta gezegen akıcı suyun bulunduğu bir küre de olabilir.

Araştırmaya katılan gökbilimcilerden Stephen Kane, “Wolf 1061 sistemi bizim için çok önemli. Çünkü hem inceleyebileceğimiz kadar yakın, hem de gezegenlerinden birisi yaşama uygun bölge sınırları içinde. Ancak Venüs gibi sera etkisinin ısıttığı çok sıcak bir gezegen de olabilir. Çünkü yaşama uygun bölgenin yıldıza yakın kenarında yer alıyor. Soru işaretleriyle dolu, gizemli bir dünya. Yaşam ihtimali her zaman var” ifadelerini kullandı.

Kayalık bir gezegen olduğu düşünülen Wolf 1061c, Dünya’dan en az 4 kat daha büyük. Önümüzdeki yıllarda fırlatılacak gelişmiş James Webb Uzay Teleskobu ile bu gezegen hakkında daha net bilgiler alınması hedefleniyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Dünya’ya en çok benzeyen gezegen

Kendi güneşine uzaklığı sebebiyle ‘yaşanabilir bölgede’ yer alan Kepler-186f’te okyanuslar olduğu belirtiliyor.

Dünya ile neredeyse aynı boyutta ve bilinen yaşama uygun olduğu düşünülen uzak bir gezegen, bilim çevrelerini heyecanlandırmaya devam ediyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın ‘gezegen avcısı’ uzay teleskobu Kepler, 560 ışık yılı mesafedeki bir gezegenin, kendi yıldızına olan uzaklığı sebebiyle ‘yaşanabilir bölge’ içerisinde bulunduğunu tespit etti. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon km). Bu da yüzeyinin ne çok fazla sıcak ne de soğuk olduğu anlamına geliyor. Üzerinde deniz ve okyanuslar yer aldığı düşünülen gezegene ‘Kepler-186f’ adı verildi.

DÜNYA İLE AYNI BOYUTTA, BİR YILI 130 GÜN

Kepler-186f, Kuğu Takımyıldızı’ndaki Kepler-186 yıldızının çevresinde dönen 5 gezegenden biri. Kepler-186 yıldızı, bizim Güneşimizin yarısı kadar büyüklükte. Daha önce gözlemlenen ‘yaşanabilir’ gezegenler, Dünya’dan en az yüzde 40 daha büyüktü. Bu da onların fiziksel yapılarını belirlemede güçlüklere sebep oluyordu. Ancak Kepler-186f, birçok özelliği ile Dünya’yı andırıyor.

Gezegenin büyüklüğü belirlenebilse de kütlesi ve bileşimi henüz bilinmiyor. Karasal bölgelerinin dağlık ve kayalık bir yapısının olduğu tahmin ediliyor. 52,5 milyon kilometre uzaklıkta bulunan kendi yıldızı etrafındaki dönüşünü 130 günde tamamlıyor. Dünya’nın Güneş’ten aldığı enerjinin üçte biri kadar enerjiyi kendi yıldızından alıyor. Kepler-186f’in yüzeyindeki en aydınlık saatlerde, Dünya’daki günbatımından bir saat önceki kadar gün ışığı görülüyor.

NASA’daki bilim insanları, atmosferik koşulları henüz tam olarak netleştirilemeyen gezegen için “Dünya’nın ikizi olmaktan öte onun kuzeni” yorumunu yapıyor. Gezegen, şimdiden popüler kültürümüzün bir parçası durumunda. Ünlü strateji oyunu ‘Civilization: Beyond Earth’te Kepler-186f’in de bulunduğu bir harita yer alıyor.

kep
Kepler-186f’in yüzeyine ilişkin bir illüstrasyon

“BÜYÜK BİR ADIM”

ABD’nin California eyaletinde yer alan NASA Ames Araştırma Merkezi’nde, Kepler-186f araştırmasını yürüten Elisa Quintana, “Yaşamın var olduğunu bildiğimiz tek gezegen Dünyamız. Güneş Sistemimizin dışında yaşam araştırması yaparken Dünya’nın karakteristik özelliklerini taklit eden gezegenleri bulmaya odaklanıyoruz. Yaşanabilir bölge (habitable zone) içerisinde kalan ve Dünya ile aynı boyutta olan bir gezegen bulmak büyük bir adım” dedi.

NASA’nın Washington’daki merkezinde Astrofizik departmanı direktörü olan Paul Hertz ise, “Gelecekteki NASA görevleri olan James Webb Uzay Teleskopu ile dış gezegen araştırma uydusu sayesinde uzak gezegenlerin fiziksel yapılarını ve atmosferik koşullarını daha iyi görebileceğiz. İnsanlığın Dünya benzeri gezegen arayışını sürdürebileceğiz” açıklamasını yaptı.

Kepler Uzay Teleskobu’nun bulduğu gezegenlerin çok azı bilinen yaşama uygun özellikte. Büyük bir kısmını Jüpiter ve Satürn gibi gaz devleri oluşturuyor. Kepler-186f araştırmasının sonuçları bilim dergisi Science’ta yayınlandı.

Dünya benzeri yeni bir gezegen keşfedildi

Sadece Samanyolu galaksisinde bilinen yaşama uygun 40 milyar gezegen olabilir.

Dünya’dan yaklaşık 150 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve yaşama uygun olduğu düşünülen yeni bir gezegen gözlemlendi. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre).

Space.com’un haberine göre, Leo (Aslan) Takımyıldızı’nda yer alan K2-3d adlı gezegen ilk olarak NASA’nın Kepler Uzay Teleskobu tarafından 2015’te görülmüştü. Japonya’daki Ulusal Astronomi Gözlemevi, Tokyo Üniversitesi ve Japonya AstroBiyoloji Merkezi’nden araştırmacılar, Okayama yer teleskobunu kullanarak gezegen hakkında yeni bilgiler elde etti. İlk kez bir yer teleskobu ile uzak bir gezegenin kendi yıldızının önünden geçerken bıraktığı gölge takip edildi.

BİR YILI 45 GÜN

Dünya’dan 1,5 kat büyük olan K2-3d gezegeni, Güneş’in yarısı kadar büyüklükteki K2-3 yıldızının çevresinde 45 günde dönüyor. Dünya’nın Güneş’e olan yakınlığı dikkate alınırsa kendi yıldızına çok daha yakın bir konumda olan K2-3d, buna rağmen akıcı suya, bilinen yaşama uygun bir iklime ve oksijen dolu bir atmosfere sahip olabilir. Çok daha soğuk bir güneşin etrafında dönen bu yabancı gezegen, ‘yaşanabilir bölge’ (habitable zone) uzaklığı içinde bulunuyor. Kepler’in verilerine göre yüzey sıcaklığı 127 ila 227 derece gibi aşırı sıcak olarak tahmin edilse de yeni ölçümlerde bu rakamların daha aşağıda olduğu belirtiliyor.

k2-3d-planett

Japon bilim insanları, yakında fırlatılacak olan James Webb Uzay Teleskobu ile K2-3d gezegeni ve atmosferi hakkında daha ayrıntılı detaylara ulaşılabileceğini düşünüyor. Yeni araştırma sonuçları The Astronomical Journal dergisinde yayınlandı.

MİLYARLARCA UZAK GEZEGEN

2009’da uzaya fırlatılan Kepler Uzay Teleskobu, 440 yıldız sisteminde en az 1013 yeni gezegen keşfetti. Gözlemlenen 3 bin 200 gezegen adayı gök cismi ise araştırılmayı bekliyor.

1988 yılından 19 Kasım 2016 tarihine kadar olan sürede, Kepler’in de aralarında bulunduğu yer ve uzay teleskopları, toplam 2 bin 656 farklı yıldız sisteminde en az 3 bin 541 gezegenin varlığını doğruladı. Kepler Uzay Teleskobu’nun verilerini inceleyen gökbilimcilerin istatistiklerine göre, sadece Samanyolu galaksisinde 40 milyar Dünya benzeri gezegen olabilir.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)