Dünya’ya en yakın ikinci karadelik keşfedildi!

GÖKHAN ‘ABDULLAH’ ÖZTÜRK  /  İSTANBUL

Astronomik mesafeler göz önüne alındığında, ‘Dünya’nın arka bahçesi’ sayılabilecek uzaklıkta devasa bir karadelik ilk kez gözlemlendi. Güneş’in yaklaşık 33 katı büyüklüğündeki gizemli boşluk, 2 bin ışık yılı ötede yer alıyor. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre).

Fransa’daki bilim insanlarının Astronomy & Astrophysics dergisinde yayınlanan araştırmalarına göre, Aquila Takımyıldızı’nda bulunan ‘Gaia BH3’ adı verilen dev karadelik, daha önce keşfedilen ve 1500 ışık yılı uzaklıkta yer alan ‘Gaia BH1’den sonra Dünya’ya en yakın ikinci karadelik konumunda.

Tüm gezegenleri ve yıldızları yutabilme yetenekleriyle karadelikler, evrendeki en korkulan nesneler niteliğinde.’Gaia BH1’ ve ‘Gaia BH3’ ün yakınlıkları kulağa endişe verici geliyorsa da Paris Gözlemevi’nden astronom Pasquale Panuzzo bize “korkmak için hiçbir neden olmadığını, karadeliğin galaksi ölçeğine göre Dünya’ya yakın olduğunu” ifade ediyor.

‘Gaia BH3’, Güneş’ten sonra bize en yakın yıldız olan Proxima Centaury’den 500 kat daha uzakta ve gelecekte asla çok daha yakınımıza gelmeyecek. Günümüzün en hızlı uzay aracıyla Proxima Centaury’ye gitmek için bile 81 bin yıl gerekiyor.

ÇOK NADİR BİR SİSTEMDE YER ALIYOR

‘Gaia BH3’ kendi başına bir sistemde değil, karadelik ve bir yıldızdan oluşan ve oldukça nadir görülen bir ‘ikili sistemde’ yer alıyor. İlginç bir şekilde, yıldız, karadeliğin yörüngesinde dönüyor ve bu da yıldıza yörüngesinde garip bir ‘yalpalama’ hareketi veriyor.

Yalpalama, Dünya’dan yaklaşık 1 buçuk milyon kilometre uzaklıkta bulunan Avrupa Uzay Ajansı’nın Gaia Uzay Teleskobu ile birkaç yıl boyunca ölçüldü.

Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)’nun Şili’deki VLT (Çok Büyük Teleskopu) da dahil olmak üzere diğer teleskoplardan elde edilen ek veriler, bu karadeliğin kütlesinin Güneşimizin 33 katı olduğunu doğruluyor. Bu arada, Güneş’in içine yaklaşık 1 milyon Dünya’yı alabilecek bir büyüklükte olduğunu da hatırlatalım. ‘Gaia BH3’, galaksimiz Samanyolu’ndaki en büyük ikinci kara delik.

Samanyolu’ndaki en büyük karadelik, galaksimizin merkezinde hızla dönerek bir futbol topu şeklini alan, 4 milyon Güneş kütlesiyle ‘Sagittarius A’ olarak biliniyor. Ancak ‘Sagittarius A’ Dünya’dan 26 bin 670 ışık yılı, yani ‘Gaia BH3’ün 13 katı uzaklıkta yer alıyor.

SORU İŞARETLERİYLE DOLU ESRARENGİZ BİR DİYAR

Yeni bulunan ikili sistemin -yani bir karadeliğin yörüngesinde dönen bir yıldızın- tam olarak nasıl oluştuğu sorusu gelecekteki çalışmaların konusu olacağa benziyor.

Pasquale Panuzzo’nun bazı teorileri var: “Klasik senaryo, sistemin (çökerek karadeliği oluşturan) büyük kütleli bir yıldız ile (bugün gördüğümüz) düşük kütleli bir yıldızdan oluşması. Bir başka senaryo da düşük kütleli yoldaş yıldızın doğumundan sonra karadelik tarafından ele geçirilmiş olması. Elimizde bu ikinci senaryonun daha olası olduğuna işaret eden birkaç ipucu var.”

KARADELİK NEDİR?

‘Kozmik canavarlar’ olarak da nitelendirilen karadelikler, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve hatta ışığın dahi kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük gök cisimleri olarak biliniyor.

Çevredeki toz ve gaz gibi maddelerin yanı sıra gezegenleri ve hatta diğer karadelikleri de içine çeken yoğun bir çekim kaynağı olarak hareket ediyorlar.

Karadeliklerin ‘tekillik’ özellikleri sebebiyle üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları iddia ediliyor. Sahip oldukları ‘yokluğun’ içinde zamanın yavaş aktığı veya hiç akmadığı tahmin ediliyor.

Astronomide hala en büyük soru işaretlerinden birisi olan karadelikler, gizemli varlıkları nedeniyle fizikçilerden gökbilimcilere kadar birçok uzmanın merak ettiği ve üzerinde çalıştığı alanlardan birisi.

Bilinen evrendeki süper kütleli karadelikler, Güneş’ten 25 milyar kat genişliğe ve 50 milyar kat fazla kütleye ulaşabiliyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Zaman yolculuğu mümkün mü?

GÖKHAN ‘ABDULLAH’ ÖZTÜRK / İSTANBUL

Bilim insanları, fizik kurallarının teoride zaman yolculuğuna izin verdiğini iddia ediyor. Madem öyle, insanlar neden henüz kronolojik gezginlere dönüşemedi?

Filmlerde ve bilim kurgu edebiyatında, zaman yolcuları genellikle bir makinenin içine adım atar ve hop – kaybolurlar. Ardından anında kovboyların, şövalyelerin veya dinozorların arasında yeniden belirirler. Bu eserlerin gösterdiği şey temel olarak ‘zaman teleportasyonudur.’

Araştırmacılar, bu kavramın gerçek dünyada hayata geçirilebileceğini düşünmüyor, bununla birlikte zaman yolculuğunu da saçmalık olarak görmüyorlar. Aslında, fizik kuralları kronolojik atlamaya izin verebilir, ancak şeytan ayrıntılarda gizli.

KARADELİK’TEKİ BİR SAAT, DÜNYA’DA BİN YIL DEMEK OLABİLİR

Scientific American‘ın haberine göre, yakın geleceğe zaman yolculuğu yapmak kolay: Şu anda bir saniye, bir saniye oranında yapıyorsunuz zaten ve fizikçilere göre bu oran değişebilir. Einstein’ın İzafiyet Teorisine göre, zamanın akışı, ne kadar hızlı hareket ettiğinize bağlı. Daha hızlı seyahat ederseniz, saniyeler daha yavaş geçer. Yerçekimi de saatleri etkiler, yakınınızdaki yerçekimi ne kadar güçlüyse, zaman o kadar yavaş ilerler.

ABD’deki Drexel Üniversitesi’nden kozmolog Dave Goldberg, nötron yıldızlarının yüzeyi yakınında veya hatta Dünya’nın yüzeyinde zamanın uzakta olduğundan daha yavaş aktığını, ancak bu etkinin hissedilmeyecek kadar küçük olduğunu söylüyor.

Bununla birlikte, yerçekiminin olağanüstü olduğu bir karadeliğin kenarında vakit geçiren bir kişi için yalnızca birkaç saat geçerken, o sırada Dünya’daki biri için bin yıl geçebilir. Karadeliğe yakın olan kişi, Dünya’ya geri dönerse bin yıl geleceğe seyahat etmiş olur.

Bilim insanları uzun yıllardır bu konu üzerinde ciddi çalışmalar yapıyor ve paradoksları aşmaya çalışıyor. İsveç’teki Nordic Teorik Fizik Enstitüsü’nden Fabio Costa, zamanda yolculuk için ilk teorinin, 1920’lerde yazılan bir senaryo ile başladığını belirtiyor. Bu, avuçlarınız arasında rulo haline getirilmiş olan ve hızla dönen büyük bir silindirin, uzay-zamanı da yanına alarak zamanda yolculuk yapılabilmesini sağlayabileceği fikriydi.

KAPALI ZAMANSAL EĞRİ TEORİSİ

Bir nesnenin geçmişe seyahat etmeyi sağlayabileceği anlayışı, bilim insanlarının ‘kapalı zamansal eğriler’ olarak adlandırdıkları bir fenomen keşfetmelerinden yıllar sonra, 1970’lerde ortaya çıktı.

“Kapalı zamansal eğri, her zaman kendi perspektiflerinden ileriye doğru seyahat eden hayali bir gözlemcinin yolunu tanımlar ve bir noktada başladıkları yerde, aynı zamanda ve mekanda kendisini bulur, bir döngü oluşturur” diyor Costa: “Bu, yerçekimi tarafından eğriltilen bir uzay – zaman bölgesinde mümkündür. Einstein [kapalı zamansal eğriler hakkında] okudu ve bu fikirden çok rahatsız oldu. Bununla birlikte, bu fenomen sonraki araştırmaları teşvik etti.”

Bilim insanları, 1980’lerde zaman yolculuğunu daha da ciddiye almaya başladı. Örneğin, 1990 yılında Rus fizikçi Igor Novikov ve Amerikalı fizikçi Kip Thorne, kapalı zamansal eğriler hakkında bir araştırma makalesi üzerinde işbirliği yaptılar. Costa’ya göre, zaman makinesinin nasıl inşa edilebileceği ve nasıl çalışacağı üzerine ilk çalışma buydu.

Zaman yolculuğu ile ilgili problemleri araştırdılar. Örneğin, bir bilardo topunu zaman makinesine attığınızda ve o geçmişe yolculuk edip geçmişteki kendisiyle çarpışacak şekilde ilerlediğinde, bu şimdiki kendisinin zaman makinesine girmesini engelleyecek bir şekilde etkileşime girer miydi? “Bu bir paradoksa benziyor” diyor Costa.

SÜREKLİ ENGELLERLE KARŞILAŞILAN PROBLEMLİ BİR KONU

ABD’deki Rhode Island Üniversitesi’nden Gaurav Khanna ise şunları söylüyor: “1990’lardan bu yana, zaman zaman ilgi odağı olan bir konu olmasına rağmen, zaman yolculuğu için büyük bir çığır açılması gerçekleşmedi ve bugün alanın pek aktif olmadığını görüyoruz. Bunun nedeni, tüm zaman makinesi modellerinin problemlerle dolu olması. Bazı çekici özelliklere, belki de bazı potansiyele sahip olabilir, ancak daha sonra ayrıntıları çözmeye başladığınızda, hep engellerle karşılaşırsınız.”

Örneğin, çoğu zaman yolculuğu modelleri negatif kütle gerektirir. (Albert Einstein’ın E = mc²’yi keşfettiği zaman açığa çıkan negatif enerji) Teoride, en azından, elektrik yükü pozitif veya negatif olabileceği gibi kütle de olabilir – ancak negatif kütle örneği henüz bulunmadı. Neden zaman yolculuğu böyle egzotik bir maddeye bağlı? Evrende bir noktayı diğerine bağlayan bir uzay-zaman tüneli olan ‘solucan deliğini’ açık tutmak için.

Goldberg’e göre, negatif kütle olmadan, yer çekimi bu tüneli çökmeye zorlar. Bunu, solucan deliğini geçmek isteyen pozitif kütle veya enerjiye karşı koymak olarak düşünebilirsiniz.

Khanna ve Goldberg, negatif kütleye sahip maddenin varlığının olası olmadığı konusunda hemfikir. Ancak Khanna, bazı kuantum fenomenlerinin çok küçük ölçeklerde negatif enerji için umut verdiğini belirtiyor. Ne yazık ki bu, gerçek bir zaman makinesi için gereken ölçekte değil.

‘NEGATİF MADDEYE’ İHTİYAÇ DUYMAYAN BİR YÖNTEM

Bu zorluklar, Khanna ile Massachusetts Dartmouth Üniversitesi’ndeki lisansüstü öğrencisi olan Caroline Mallary’yi, bir zaman yolculuğu projesinde çalışmaktan vazgeçirmemiş. Mallary ve Khanna, negatif kütleye ihtiyaç duymayan bir teorik zaman makinesi tasarlamışlar. Basitçe ifade edilirse, Mallary’nin fikri, her biri düzenli maddeden yapılmış iki paralel araba içeriyor. Biri park edilirken diğerini aşırı hızlandırırsanız, aralarında kapalı bir zaman benzeri eğri oluşuyor.

Basit, değil mi? Ancak Mallary’nin modeli negatif maddeye ihtiyaç duyulmasını ortadan kaldırsa da, başka bir engel ortaya çıkarıyor: Zaman yolculuğunda faydalı bir şekilde uzay-zamanı etkileyeceği için arabaların içinde sonsuz yoğunluğa ihtiyaç var. Ancak sonsuz yoğunluk, maddeyi bir “tek noktaya” sıkıştıran bir karadelikte bulunabilir. Modelde, her bir arabanın böyle bir “tek nokta” içermesi gerekiyor.  Zaman yolculuğu konusunda aktif bir araştırma yapılmamasının sebebinin bu olduğu belirtiliyor.

EVRENİN KESTİRME YOLLARI: ‘SOLUCAN DELİKLERİ’

Diğer araştırmacılar, evrendeki bir noktadan diğerine uzanan bir uzay-zaman tüneli olan ‘solucan deliği’ içeren zaman yolculuğu modelleri oluşturdular. “Evrende bir kısayol olarak düşünülebilir” diyor Goldberg. Solucan deliğinin bir ucunu ışık hızına yakın hızlara hızlandırmayı ve sonra nereden geldiğine geri göndermeyi hayal edin. “Bu iki taraf senkronize değil artık” diyor. “Biri geçmişte, diğeri gelecekte.” Aralarında yürüyün ve zaman yolculuğu yapmış olursunuz.

Başka bir yöntem, bir ucu büyük bir çekim alanına -örneğin bir karadelik- yaklaştırırken diğer ucunu daha küçük bir çekim alanına yakın tutarak bir solucan deliği oluşturmak. Böylece, büyük çekim kuvveti tarafında zaman yavaşlar ve bir parçacığın veya kütle bloğunun, solucan deliğinin diğer tarafına göre geçmişte kalmasına olanak tanır.

Ancak solucan deliği oluşturmak için negatif kütleye ve enerjiye ihtiyaç var. Normal kütleden oluşturulan bir solucan deliği yerçekimi nedeniyle çöker. “Çoğu tasarımın benzer sorunları var” diyor Goldberg. Teorik olarak mümkün olsalar da, şu anda yapılmaları mümkün değil, tamamen kalorisiz ama güzel tadı olan bir pizza yapmaya benzer bu durum.

AHLAKİ SORUN: ÖZGÜR İRADE NEREDE?

Bu ayrıca şöyle bir paradoksu da beraberinde getiriyor: Eğer geçmişe gidip büyük babanızı çocuk sahibi olmadan öldürürseniz, doğamazsınız ve bu nedenle zaman yolculuğu yapamazsınız ve dolayısıyla büyük babanızı öldüremezsiniz. Ve yine de oradasınız.

Karmaşıklıklar, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü felsefecisi Agustin Rayo’yu devreye sokuyor. Çünkü konudaki soru işaretleri, nedensellik ve kronolojiyi sorgulamanın yanı sıra, özgür iradeyi de şüpheli hale getiriyor: “Fiziksel olarak geçmişe gidebileceğinizi söylüyorsanız, neden büyük babanızı öldüremiyorsunuz? Sizi ne durduruyor? Özgür müsünüz?”

Rayo, aslında zaman yolculuğunun özgür irade ile uyumlu olabileceğini düşünüyor. “Geçmişte olanlar artık geçmişte kalmıştır” diyor. “Eğer dedemin çocukları olacak kadar yaşadığı doğruysa, zaman yolculuğu ile geri gidip bunu değiştiremeyiz. Denersem neden başarısız olayım? Geçmiş hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımdan dolayı bunu bilemiyorum. Bildiğim tek şey, bir şekilde başarısız olacağım.”

Yani dedenizi öldürmek için gittiğinizde, belki de yolda bir muz kabuğuna takılıp kayacaksınız veya otobüsü kaçıracaksınız. “Bunun yapmamanız için özel bir güç bulacağınız anlamına gelmediği gibi” diyor Costa, “Sıradan nedenlerle başarısız olacaksınız.”

KİMSE HENÜZ GELECEKTEN GELMEDİ

2020’de Costa, o zamanlar Avustralya’daki Queensland Üniversitesi’nde lisans öğrencisi olan Germain Tobar ile benzer bir fikrin altında yatan matematik üzerinde çalıştı: Zaman yolculuğu ancak paradokslar olmadan ve seçim özgürlüğü – özgür irade ile mümkün olabilir.

Goldberg, bir şekilde onlarla aynı fikirde. “Eğer zaman yolculuğu mümkünse, tarihin tutarlı bir görünümünü üretecek şekilde inşa edilecek. Çünkü tüm diğer fiziksel yasalarımızın yapıldığı şekilde bu gerçek olabilir.”

Geçmişe yönelik zaman yolculuğu yapılabilir mi, bunun geleceği hakkında kimse net bir şey bilmiyor. Ve şimdiye kadar, zaman yolcuları bize bunun hakkında bir şeyler söylemek için gelecekten gelmediler.

—-

(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Çarpışmanın kütleçekim dalgası Dünya’ya ulaştı

3 milyar ışık yılı uzaktaki iki karadeliğin birleşmesiyle uzay – zamanın büküldüğü saptandı.

Uzayda olağanüstü keşif! Bilim insanları, Dünya’dan yaklaşık 3 milyar ışık yılı uzaklıkta çarpışarak birleşen iki dev karadeliğin sebep olduğu kütleçekim dalgalarını tespit etti. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre.)

Karadeliklerin birleşmesine dair sinyaller, ABD’nin Louisiana ve Washington eyaletlerinde yer alan LIGO (Lazer İnterferometre Kütleçekim Dalga Gözlemevi) Bilimsel İşbirliği Tesisleri’ndeki uluslararası bir ekip tarafından keşfedildi. Böylece LIGO laboratuvarlarındaki hassas lazer alıcılar, faaliyete geçtiğinden bu yana üçüncü kez bir uzay – zaman bükülmesini belirlemiş oldu. (Daha önceki büyük keşifler 2015 Eylül ve Aralık aylarında yapılmıştı.)

LIGO araştırmacılarının Physical Review Letters dergisinde yayınlanan çalışmasına göre, 3 milyar ışık yılı uzaklıktan gelen kütleçekim dalgaları 4 Ocak 2017 günü Türkiye saati ile 13.11’de Dünya’ya vardı. 5 ay boyunca yapılan incelemelerde, Güneş’ten 31 ve 19 kat daha fazla kütleye sahip iki karadeliğin birleşerek Güneş’ten yaklaşık 50 kat büyük tek bir kütle meydana getirdiği ortaya çıktı. Birleşmeyle muazzam miktarda saf enerji açığa çıktığı saptandı.

Araştırmayla ilgili açıklama yapan LIGO uzmanlarından Michael Landry, “Bunlar insanoğlunun tanık olduğu en güçlü astronomik olaylar. O kadar güçlü ki, son olayda uzayın şeklinde iki Güneş kütlesi kadar alan, bükülerek deforme oldu. Bu enerji çok kısa bir sürede serbest bırakılıyor ve bunların hiçbiri ışık olarak ortaya çıkmıyor, bu nedenle kütleçekim dalgası dedektörlerine sahip olmanız gerekiyor” dedi.

kutle_cekimdalgalari2
Uzay-zamanı büken kütleçekim dalgaları illüstrasyonu (NASA)

KÜTLEÇEKİM DALGALARI NEDİR?

Uzay – zamandaki bu dalgalar, iki büyük karadeliğin ya da nötron yıldızının çarpışması gibi şiddetli olaylarla doğuyor ve örneğin bir havuza taş atıldığında yüzeyinde oluşan halkalar gibi dağılmaya başlıyorlar. Işık hızıyla hareket eden bu dalgalar zamanla yalnızca galaksiye değil, uzay – zamanın tümüne yayılıyor. Işıktan önemli bir farkları var: Onun gibi başka cisimler tarafından saçılmıyor ya da emilmiyor, bozulmadan kalıyorlar.

Bilim insanları onlara “mükemmel haberciler” diyor. Bu dalgalarla gönderilen mesaj, aradan milyonlarca yıl da geçse ilk günkü gibi kalıyor. Bu sebeple Big Bang (Büyük Patlama)’yı anlamamıza yardımcı olacağı söyleniyor. Çünkü kütleçekim dalgalarının ilk olarak evrenin oluştuğu anda meydana geldikleri ve hala uzayda dolaştıkları belirtiliyor.

EINSTEIN HAKLI ÇIKTI

Alman fizikçi Albert Einstein, İzafiyet Teorisi’ni yazarken ortaya attığı kuramlardan birinde, tüm evrenin kütleçekim dalgalarıyla kaplı olduğunu söylemişti. Einstein’a göre uzayda bir bölgedeki kütleçekim ani bir olay sonucu değişirse, o bölgeden uzaya ışık hızıyla enerji dalgaları yayılır. Bu dalgalar da uzayda geçtikleri yerleri gerer ya da sıkıştırır. Görünen o ki Einstein sadece bir noktada yanıldı: İnsanoğlu bu dalgaların fiziksel varlığını hiçbir zaman tespit edemeyebilir.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

 

Güneş’ten 1 milyon kat büyük karadelik yıldızı böyle yuttu

Güneş’ten en az 1 milyon kat büyük süper kütleli bir karadelik, Dünya’dan 2,7 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızı yok etti.

Bilim insanları, Güneş’ten en az 1 milyon kat büyük süper kütleli bir karadeliğin, Dünya’dan 2.7 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızı yok etmesini tespit etti. (1 ışık yılı = Yaklaşık 10 trilyon kilometre).

NASA’nın uzaydaki Galaxy Evolution Explorer aracı ile Hawaii’deki Pan-STARRS1 teleskobu, nadir izlenebilen olayın 138 günlük sürecini gözlemledi. NASA, karadeliğin yıldızı nasıl içine çektiğini anlatan bir animasyon yayınladı. ABD’nin Maryland Eyaleti’ndeki Johns Hopkins Üniversitesi’nden astronom Suvi Gezari öncülüğündeki ekibin, bilim dergisi Nature’da yayınlanan araştırmalarına göre, ilk kez yok edilen bir yıldızın özellikleri tamamen tespit edilebildi.

Gezari, “Yıldızın bir kısmı karadeliğin içine çekilirken, kalan bölümü ve gazlar yüksek hızla dışarı atılıyor. Atılan gazın cinsini de belirleyebiliyoruz. Genellikle helyum oluyor. Bu, bir suç mahallinde delil toplamaya benziyor. Son olayda da karadelikten yayılan yüksek oranda helyum, az miktarda hidrojen tespit ettik” dedi. Karadelikler, galaksilerde gizleniyor. Yıldız ve gök cisimlerini çekim kuvvetleri sayesinde içlerine alarak yok ediyor.

yep
Sol üst köşedeki fotoğraftan itibaren yıldızı yutan karadeliğin açığa çıkardığı ışık görülebiliyor (NASA)

KARADELİK NEDİR?

‘Kozmik canavarlar’ olarak da nitelendirilen karadelikler, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve hatta ışığın dahi kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük gök cisimleri olarak biliniyor. Karadeliklerin ‘tekillik’ özellikleri sebebiyle üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları iddia ediliyor. Sahip oldukları ‘yokluğun’ içinde zamanın yavaş aktığı veya hiç akmadığı tahmin ediliyor.

Astronomide hala en büyük soru işaretlerinden birisi olan karadelikler, gizemli varlıkları nedeniyle fizikçilerden gökbilimcilere kadar birçok uzmanın merak ettiği ve üzerinde çalıştığı alanlardan birisi. Süper kütleli karadelikler, Güneş’ten milyarlarca kat büyük kütlelere ulaşabiliyor.

En şiddetli yıldız patlaması gözlemlendi

Bilim insanları, Dünya’nın yakınlarında olsa gezegenimizi tamamen yok edebilecek güçte bir gama ışını patlaması tespit etti.

Bilim insanları, Dünya’nın yakınlarında olsa gezegenimizi tamamen yok edebilecek güçte bir gama ışını patlamasını görüntüledi. Ölen bir yıldızdaki infilak sebebiyle daha önce böylesi parlak ve yüksek enerjiye sahip ışık görülmemişti.

Dünya’dan 3,6 milyar ışık yılı uzaklıkta (1 ışık yılı = 10 trilyon kilometre) gerçekleşen ‘GRB 130427A’ adlı ‘kozmik kıyamet’, ilk olarak 27 Nisan 2013’te tespit edilmişti. NASA’daki gök bilimciler, uzay ve yer teleskopları tarafından tespit edilen bu olayın nasıl gerçekleştiğine dair bir animasyon yayınladı.

‘GRB 130427A’nın en az 97 milyar elektron volt enerji açığa çıkaran bir gama ışını patlaması olduğu belirtiliyor. Başka bir ifadeyle bilinen ışık enerjisinin 35 milyar katı enerji demek. Washington’daki NASA bilim insanlarından Paul Hertz, “Böyle bir şeyi yüzyılda bir ya da iki kez görebilirsiniz. Bu patlamayı tespit edecek hassaslıkta gelişmiş teleskoplarımız olduğu için şanslıyız” dedi.

Evrendeki en şiddetli patlamalar olan gama ışını boşalımlarının, büyük kütleli yıldızların nükleer yakıtlarının bitmesinin ardından kendi ağırlığı altında çökmesiyle ve bir karadeliğe dönüşmesiyle oluştuğu düşünülüyor. Evrendeki çok uzak galaksilerde meydana gelen bu patlamalarda enerjinin büyük kısmı gama ışınlarıyla yayılıyor.

patlamaaa
Swift Teleskobu’na yansıyan patlama

Elde edilen son verilerin ışığında bilim insanları bu büyük patlamaların kaynağının tam olarak belirlenmesinde önemli mesafeler almayı planlıyor. Zira bir gama ışını patlaması nötron yıldızların birleşmesiyle de gerçekleşebiliyor. ‘GRB 130427A’ ile ilgili araştırma sonuçları Science Express ve Astrophysical Journal Letters dergilerinde yayınlandı.

Milyarlarca güneşi yutabilecek güçte 5 karadelik!

5 karadelik, NASA’nın Nükleer Spektroskopik (NuStar) uzay teleskopu tarafından ortaya çıkarıldı.

Uzayda daha önce gaz ve toz kaplı olduğu sanılan uzak bir bölgede milyarlarca Güneş’i yutabilecek büyüklükte 5 dev karadelik tespit edildi.

İngiltere’deki Durham Üniversitesi Extragalactic Astronomi Merkezi’nden George Lansbury önderliğindeki araştırma ekibinin bulgularına göre, evrende benzer nitelikte milyonlarca dev karadelik bulunabilir.

5 karadelik, NASA’nın Nükleer Spektroskopik (NuStar) uzay teleskopu tarafından ortaya çıkarıldı. NuStar, gökcisimlerinin yerini, karadeliklerden gelen yüksek x-ray enerjisi ile belirledi. Uzaklıkları henüz anlaşılamayan gökcisimleri, kalın bir toz ve gaz tabakasının arkasında olduğu için diğer teleskoplar tarafından fark edilmedi.

image_2988_1-mrk-34
Fotoğraf: NuStar – NASA

‘Süper kütleli karadelik’ olarak adlandırılan bu gök cisimlerinin kütleçekimi o kadar büyük ki, çevresindeki gazı, yıldızı, gezegeni ve ışığı içine çekerek yutuyor. Güneş’ten milyarlarca kat daha büyük hacimleriyle inanılmaz boyutlara ulaşabiliyorlar. Karadeliklerin merkezinde ne olduğu henüz bilinmiyor. Bu gizemli hiçliğe fizik kurallarının geçersiz kılındığı yer (tekillik) adı veriliyor.

EVRENDE MİLYONLARCA ‘CANAVAR’ KARADELİK BULUNABİLİR

NuStar, merkezindeki süper kütleli karadeliklerin hayli hareketli olduğu düşünülen 9 farklı galaksiyi gözlemliyordu. Bunlardan 5’inde yer alan karadeliklerin sanılandan daha da aktif olduğu ortaya çıktı.

Durham Üniversitesi’nden George Lansbury, evrende bu tür büyük karadeliklerin sayısının düşünülenden çok daha fazla olabileceğini, milyonlarcasının bulunabileceğini kaydetti. Süper kütleli -canavar- karadelikler, çoğunlukla galaksilerin merkezlerinde bulunuyor. Samanyolu Galaksisi’nin merkezindeki süper kütleli karadeliğin, Dünya’dan 25 bin ışık yılı uzaklıktaki ‘Sagittarius A’ olduğu düşünülüyor.

Araştırma sonuçları, İngiltere Kraliyet Astronomi Topluluğu’nun Galler’de düzenlediği ulusal astronomi toplantısında açıklandı.