Cassini, Satürn’den ses kaydı yolladı

NASA’nın Cassini uzay aracı, Satürn’den yeni ses kayıtları ve görüntüler gönderdi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Cassini uzay aracı, Satürn’ün yüzeyi ile halkaları arasındaki 2 bin 400 kilometre genişliğindeki boşluğun sesini kaydetti.

Yakıtını bitirdiği için 20 yıllık efsanevi yolculuğunun son aşamasına giren ve 26 Nisan’da Satürn’e doğru ‘intihar’ dalışına geçen Cassini keşif aracı, daha önce insan yapımı hiçbir cihazın bulunmadığı ortamdaki inanılmaz gözlemlerini sürdürüyor.

Son olarak Cassini’nin gönderdiği ve Radyo Plazma Dalga Bilimi (RPWS) tarafından ölçülen bu sesler, aynı yerden geçseydik kendi kulaklarımızla duyabileceğimiz normal sesler değil. Bunu radyo ve plazma dalgalarının birleşimiyle ortaya çıkan sinyalin sese dönüşmüş hali olarak açıklayabiliriz.

Aşağıdaki ilk ses dosyası, Cassini aracı 18 Aralık 2016’da Satürn’ün halkalarından geçtiği sırada kaydedildi. Buradaki sesin biraz parazitli olmasının sebebinin toz, kaya ve buzdan oluşan halkalar olduğu belirtiliyor:

İkinci ses dosyası ise halkalar ve Satürn gezegeni arasındaki dev boşlukta, aracın ilk dalışa geçtiği 26 Nisan günü kaydedildi. Yükselip alçalan gizemli tonu ile adeta hipnotize edici bir özelliğe sahip:

NASA’daki bilim insanları, Cassini uzay aracının Satürn ve halkaları arasındaki boşluğa dair beklenmedik veriler sunduğunu belirtiyor. Boşluk, zannedilenden çok daha boş ve berrak, neredeyse hiçbir şey bulunmuyor. Böyle şaşırtıcı bir sonucu beklemeyen NASA uzmanları, boşluğun “temiz” olmasının muhtemel sebeplerini araştıracaklarını bildirdi.

Bu arada NASA, Cassini keşif aracının Satürn’e yaptığı ilk dalıştan sadece ses kayıtları değil görüntüler de paylaştı. Aşağıdaki video klipte aracın 26 Nisan günü yaptığı ilk dalışta çektiği atmosfer fotoğraflarından oluşan görüntüler yer alıyor:

Cassini, bu fotoğrafları çekerken gezegenin yüzeyine 72 bin 400 kilometre mesafeden 6 bin 700 kilometreye doğru bir alçalış gerçekleştiriyor. Araç benzer dalışlarından 20 tane daha yapacak. 15 Eylül’de gezegenin atmosferine girdikten sonra parçalanarak yok olacak.

Cassini ve Voyager uzay araçlarının değişik yıllarda Satürn yakınlarından geçerken kaydettiği diğer esrarengiz seslere dair haberimize ise buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz:

Satürn’den gelen ürkütücü sesler..


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Dünya’nın buzdan ikizi keşfedildi

Buz topu gezegenin Plüton’dan bile soğuk bir yer olduğu belirtiliyor.

ABD’deki gökbilimciler, Dünya ile aynı boyutlarda olan ve kendi yıldızına da aynı mesafede yer alan buz ile kaplı uzak bir gezegen tespit etti.

NASA’nın California eyaletindeki Jet Tahriki Laboratuvarı ile Ohio Eyalet Üniversitesi’nden uzmanların Astrophysical Journal Letters dergisinde yayınlanan araştırmasına göre, bilinen yaşam için çok soğuk olan buz gezegen, Dünya’dan 13 bin ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre).

Boyut olarak yerküremize benzeyen ‘OGLE-2016-BLG-1195Lb’ adlı gezegen, Güneş’in sadece yüzde 7,8’i kadar büyük olan çok küçük bir yıldızın etrafında dönüyor. Bilim insanları aslında bu yıldızın sınıfının tam olarak ne olduğu konusunda kararsız. Çekirdeğinde yeteri kadar nükleer füzyonu gerçekleştiremediği için bir kahverengi cüce ya da ultra soğuk bir cüce yıldız olabilir.

1-4r31
Buz gezegenin yüzeyinin ve güneşinin bir illüstrasyonu

Bu gizemli yıldıza olan uzaklığı Dünya – Güneş arası kadar olan buz gezegenin, çok zayıf ısı ve ışık alabildiği için bizim Güneş Sistemimizdeki Plüton’dan bile soğuk bir yer olduğu belirtiliyor. (Plüton’un yüzey sıcaklığı – 240 ila – 218 derece arasında değişiyor).

OGLE-2016-BLG-1195Lb gezegeni, NASA’nın Spitzer Uzay Teleskobu ile uygulanan microlensing tekniğiyle keşfedildi. Bu yöntemde arka planda kalan yıldızların güçlü ışıkları kullanılıyor. Bir yıldız, daha parlak başka bir yıldızın tam önünden geçtiği sırada, öndeki yıldızın yerçekimi, arkadaki yıldızın parlaklığını kullanmayı sağlıyor ve öndeki yıldız daha aydınlık bir şekilde görülebiliyor. Eğer öndeki yıldızın etrafında dönen bir gezegen varsa bu süreç içinde gözlemlenebiliyor.

NASA’dan araştırmayı yürüten ekibin lideri Yossi Shvartzvald, “Bu buz gezegen, microlensing yöntemiyle şimdiye kadar bulduğumuz en düşük kütleli küre. Bu teknikle çok uzak ve düşük kütleli gezegenleri görebiliyoruz. Evrende boyut olarak Dünya’ya benzeyen çok sayıda buz kaplı soğuk gezegen olabileceğini düşünüyoruz” açıklamasını yapıyor.

NASA’nın 2020’de uzaya fırlatmayı planladığı Geniş Alanlı Kızılötesi Tarama Teleskobu (WFIRST) ile inanılmaz uzaklıklardaki benzer gizemli dünyaların daha kolay keşfedilebilmesi umuluyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Soluk mavi nokta: Dünya

Cassini aracının Satürn’ün halkaları arasından çektiği fotoğrafta Dünya bir nokta kadar görülüyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın Cassini uzay aracı, Satürn’ün buz halkaları arasından 1,4 milyar kilometre uzaklıktaki Dünya’yı fotoğrafladı.

Yakıtını bitirdiği için 20 yıllık efsanevi yolculuğunun son aşamasına giren ve 26 Nisan’da Satürn’e doğru ‘intihar’ dalışına geçecek olan Cassini keşif aracı, kamerasını 12 Nisan günü milyonlarca kilometre uzaklıktaki yuvamıza son bir kez çevirdi.

Cassini, son dalışı sırasında Satürn’ün yüzeyi ile halkaları arasındaki 2 bin 400 kilometre genişliğindeki boşlukta gözlem yapacak. 15 Eylül’de gezegenin atmosferine girdikten sonra parçalanarak yok olacak.

pale1
Dünya – Fotoğraf: Cassini / NASA

Yukarıdaki görselin büyük ve orjinal haline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz: NASA

‘Soluk Mavi Nokta’ ifadesi, aslında 1990 yılında Dünya’nın Voyager 1 sondası tarafından rekor uzaklıktan çekilen bir fotoğrafı için kullanılıyor. (6,4 milyar kilometre). Fotoğraf, yeryüzünü uzayın sonsuzluğu içinde tek başına gösteriyor. 1996’da hayatını kaybeden Amerikalı ünlü gökbilimci Carl Sagan, bu ünlü fotoğraftan esinlenerek (aşağıda) 1994 yılında ‘Soluk Mavi Nokta’ (Pale Blue Dot) adlı kitabını yazmıştı.

pale123
Soluk mavi nokta, Dünya – Voyager 1

Satürn’e kamikaze dalışı yapacak (Video)

Yakıtı azalan Cassini uzay aracı 20 yıllık efsanevi yolculuğuna böyle son verecek.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’nın 20 yıl önce uzaya fırlattığı Satürn keşif aracı Cassini, yalnız seyahatinin son aşamasına girdi. Gaz devi gezegenin atmosferine doğru dalışa geçen Cassini, bu yılın Eylül ayında parçalanarak görevine son verecek.

Yakıtını bitirmekte olan Cassini’nin yörünge misyonunu tamamlayarak gezegenin halkalarından yüzeyine doğru son uçuşuna başlayacağını duyuran NASA, duygusal bir veda videosu yayınladı. Cassini’nin ‘Grand Finale’ (Büyük Final) olarak adlandırılan nihai dalışı 26 Nisan’da başlayacak. Beş aylık bir alçalışın ardından 15 Eylül’de gezegenin atmosferine girdikten sonra parçalanarak yok olacak.

Cassini, son dalışı sırasında Satürn’ün yüzeyi ile halkaları arasındaki 2 bin 400 kilometre genişliğindeki boşlukta gözlem yapan ilk uzay aracı olacak. 1997 yılında uzaya fırlatılan ve 2004’te Satürn’ün çevresindeki yörüngesine ulaşan Cassini, günümüze kadar birçok önemli keşif yapılmasını sağlayarak tarihe geçti. Bunlar arasında, Satürn’ün buz ile kaplı uydusu Enceladus’te hidrotermal özellikler gösteren bir yüzey altı okyanusa dair bulduğu deliller ve bir diğer uydu Titan’daki sıvı metan denizleri keşfi en dikkat çekici olanlar.

Cassini’nin en olağanüstü gözlemlerini bu nihai dalış sırasında yapmasını beklediklerini belirten NASA araştırmacıları, aracın Satürn halkaları çevresinde yaptığı son 22 yörünge yolculuğu sayesinde büyük gezegenler ve uydularına yönelik ufuk açıcı keşifler yaptıklarını kaydediyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Dev göktaşı Dünya’ya yaklaşıyor

1,4 kilometre genişlikteki asteroit, bu ay Dünya’nın yakınından geçip gidecek.

Gökbilimciler 19 Nisan Çarşamba günü 1,4 kilometre genişliğindeki büyük bir göktaşının Dünya’ya en yakın konumundan geçip yoluna devam edeceğini bildirdi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’dan yapılan açıklamaya göre, ‘potansiyel olarak tehlikeli’ sınıfında yer alan ‘2014 JO25’ adlı asteroit, 19 Nisan’da Dünya’ya 4,6 Ay uzaklığı mesafeden geçiş yapacak. (Yaklaşık 1 milyon 766 bin 400 kilometre.)

Uzmanlara göre, söz konusu gök cismi son 10 yıl içinde yeryüzüne en fazla yaklaşan en büyük göktaşı. ‘2014 JO25’in gidişinin ardından önümüzdeki 400 yıl boyunca gezegenimizin yakınlarından geçmesi beklenmiyor. Ancak 2027 yılı Ağustos ayında 800 metre çapındaki ‘1999 AN10’ adlı gök cismi Dünya’ya 1 Ay uzaklığı kadar yaklaşacak.

NASA astronomu Ron Baalke, geçtiğimiz yıl ‘2014 JO25’nin yörüngesine ilişkin aşağıdaki tweet’i paylaşmıştı:

‘2014 JO25’ ilk olarak 2014 yılı Mayıs ayında, ABD’nin Arizona eyaletindeki Lemmon Dağı Gözlemevi’nde sürdürülen bir araştırma kapsamında tespit edilmişti. Benzer boyutlardaki ‘4179 Toutatis’ adlı bir başka asteroit ise en son 2004 yılı Eylül ayında 4 Ay uzaklığı kadar Dünya’ya yaklaşmıştı.

DÜNYA, OLASI BİR ÇARPIŞMAYA KARŞI HAZIRLIKSIZ

Peki gezegenimiz olası bir göktaşı çarpmasına kadar ne kadar hazırlıklı? İnsanoğlu bugüne kadar 1,5 kilometre veya daha geniş olduğu tahmin edilen Dünya yakınındaki göktaşlarının ve kısa dönemli kuyrukluyıldızların (200 yıldan daha az yörünge dönemlerine sahip) kabaca yüzde 60’ını keşfedebildi.

NASA çalışanı Doktor Joseph Nuth, sürpriz bir asteroide müdahale edecek sürenin olmayabileceğini belirtiyor. En büyük sorunun insanlığı böyle bir durumda ne yapacağına dair kesin bir yol haritasının bulunmaması olduğunu belirten Nuth, bu denli bir riskin her an gerçekleşebileceğinin altını çizerek şu öneride bulunuyor: Uzaya tek görevi Dünya’ya çarpması muhtemel göktaşlarını inceleyecek bir araç göndermek. Nuth, yeterli ödeneğin ayrılması durumunda bu aracın bir yıl içinde göreve başlayabileceğini ifade ediyor.

NASA’daki diğer araştırmacılar, bilinen bütün ‘muhtemel olarak tehlikeli göktaşlarının’ gelecek 100 yıl içinde Dünya’ya çarpma olasılığının yüzde 0,01’den az olduğunu bildiriyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Güneş’e seyahat

İnsan yapımı uzay sondası ilk kez bir yıldıza yaklaşmaya çalışacak.

İnsanoğlu daha önce Ay’a, Mars’a ve diğer gezegenlere uzay araçları gönderdi. Peki kavurucu Güneş’e yaklaşabilecek bir ziyaretçi inşa edilebilir mi? Cevap, büyük bir ihtimalle evet. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), astronomların 400 yıldan uzun bir süredir incelediği Güneş’e doğru bir uzay sondası göndermenin hazırlıklarını yapıyor.

İngiliz Mirror gazetesinin haberine göre, uzmanların “ilk kez yaşayan, nefes alan bir yıldıza yaklaşacağız” dediği projede kullanılacak insansız uzay aracının ismi ‘Solar Probe Plus’ (Güneş Sondası Artı). Aşırı sıcağa karşı şimdiye kadar hiç denenmemiş bir kalkan ve yüzeye sahip olacak olan araç, 31 Temmuz – 18 Ağustos 2018 tarihleri arasında uzaya fırlatılacak ve 6 yıl 11 ay sürmesi planlanan bu çok özel görevde kullanılacak.

Solar Probe Plus, Dünya’dan 149,6 milyon kilometre uzaklıktaki Güneş’in yüzeyine yaklaşık 6,4 milyon kilometre kadar yaklaşmaya çalışacak. Bu mesafede Güneş, Dünya’da görüldüğünden 23 kez daha büyük görünecek.

Yıldızın çevresinde toplam 24 uçuş gerçekleştirecek olan araç, Güneş hakkındaki bilinmeyenleri araştıracak. Yıldıza en yakın olduğu yörüngesinde ilerlerken saatte 725 bin kilometre hıza ulaşacak olan sonda, radyasyondan korunabilmesi için 12 santimetre kalınlığındaki karbon kompozit ile kaplandı. Araç, Güneş’e milyonlarca kilometre uzaklıkta olduğu yörüngesinde 1377 derece sıcaklığa dayanacak. Sondanın soğutma sistemleri de Güneş’ten aldığı enerjiyle çalışacak.
SwingbySunCloseupHiRes

ÇÖZÜLMEYİ BEKLEYEN GİZEMLER

Bilim insanları, Solar Probe Plus sayesinde Güneş’in ‘korona’ ismindeki üst atmosferinin neden fotosfer olarak adlandırılan yüzeyinden daha sıcak olduğunu anlamaya çalışacak. Güneş’in yüzeyindeki sıcaklık yaklaşık 6 bin derece iken daha yukarıda bulunan atmosferinde sıcaklıklar 2 milyon dereceyi geçiyor. Bir ısı kaynağından uzaklaştıkça sıcaklığın azalmasını beklersiniz, üst atmosferin neden daha sıcak olduğu şu an için bilinmiyor. Sondanın ilk olarak 60 yıl önce fark edilen bu durumla alakalı net bilgiler toplaması umut ediliyor.

Bilim adamlarının kafasını meşgul eden diğer konu ise yüksek enerjili parçacıklarla yüklü Güneş rüzgarları. Saatte 1,6 milyon kilometre gibi inanılmaz bir hızla yayılan rüzgarlar, Dünya’nın da aralarında bulunduğu bütün sistem gezegenlerini etkiliyor. Bu rüzgarların içerikleri ve nasıl oluştukları halen tam olarak bilinemiyor. Uzay aracının yüksek enerjili parçacıklardan örnekler toplaması planlanıyor.

Şimdiye kadar Güneş’e en fazla yaklaşabilen uzay aracı, 1976 yılı Ocak ayında fırlatılan Helios 2 sondasıydı. Helios 2, çekirdek sıcaklığı 15 milyon derece olduğu düşünülen yıldıza 43 milyon kilometre yaklaşabilmişti.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Galaksiden ‘kovulan’ karadelik keşfedildi

Hubble Teleskobu, bir milyar Güneş kütlesinde ‘istenmeyen’ süper kütleli karadelik gözlemledi.

Hubble Uzay Teleskobu, 100 milyon süpernova (yıldız patlaması)’na eş değer bir güçle kendi galaksisinin merkezinden uzaklaştırılan bir süper kütleli karadelik tespit etti. Bu dev gök cismi, Güneş’ten en az bir milyar kat fazla kütleye sahip.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’dan yapılan açıklamaya göre, Hubble Teleskobu, Dünya’dan 8 milyar ışık yılı uzaklıkta yer alan bir galakside kuasar (optik ve mor ötesi ışınım yayan yıldızımsı ışık kaynağı) gözlemledi. ‘3C 186’ adlı bu ışık kaynağını çok büyük bir karadeliğin oluşturduğu belirlendi. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre)

Keşfi ilginç ve benzersiz kılan durum ise şu: Bu büyüklükteki karadelikler genellikle galaksilerin merkezlerinde yer alır. Ancak söz konusu süper kütleli karadelik, galaksinin çekirdeğinden 35 bin ışık yılı uzaklıkta bulunuyor ve galaksinin dışına doğru hızla yolculuğuna devam ediyor.

blackhole
Galaksinin merkezinden uzaklaşan en parlak gök cismi ‘3C 186’ (Hubble/NASA)

Bunun sebebinin ne olabileceğini araştıran NASA uzmanları şu sonuca ulaştı: Hubble Uzay Teleskobu aslında iki galaksinin birleşme sürecini görüntülemişti. Merkezlerindeki karadeliklerin birbirlerine yaklaşmasının ardından açığan çıkan 100 milyon süpernova gücündeki inanılmaz yerçekimi dalgası sebebiyle karadeliklerden birisi galaksi dışına doğru ‘kovuldu.’

İşte bir milyar Güneş kütlesindeki bu devasa ve ‘istenmeyen’ karadelik, saatte 7,5 milyon kilometre hızla galaksinin dışına doğru seyahat ediyor. Öyle bir sürat ki, Dünya’dan Ay’a 3 dakikada gidebilmeniz anlamına geliyor. Ancak Hubble’ın görüntülediği bu uzak galaksi o kadar büyük ki, dev karadeliğin galaksiden tamamen çıkması 20 milyon yıl sürecek. NASA uzmanları, böyle bir karadeliğe çok az rastlanıldığını vurguluyor.

KARADELİK NEDİR?

‘Kozmik canavarlar’ olarak da nitelendirilen karadelikler, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve hatta ışığın dahi kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük gök cisimleri olarak biliniyor. Karadeliklerin ‘tekillik’ özellikleri sebebiyle üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları iddia ediliyor. Sahip oldukları ‘yokluğun’ içinde zamanın yavaş aktığı veya hiç akmadığı tahmin ediliyor.

Astronomide hala en büyük soru işaretlerinden birisi olan karadelikler, gizemli varlıkları nedeniyle fizikçilerden gökbilimcilere kadar birçok uzmanın merak ettiği ve üzerinde çalıştığı alanlardan birisi. Süper kütleli karadelikler, Güneş’ten milyarlarca kat büyük kütlelere ulaşabiliyor.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Uzay istasyonu kamerasında sır görüntü (Video)

NASA canlı yayını sırasında ortaya çıkan gizemli cismin ne olduğu tartışılıyor.

Popüler video paylaşım sitesi YouTube’a geçtiğimiz günlerde yüklenen bir klip, komplo teorisyenlerini heyecanlandırdı. Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki kameraya yansıyan dev cismin bir tanımlanamayan uçan obje (UFO) olduğu iddia edildi.

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, 2 Mart’ta ‘Streetcap1’ kullanıcısı tarafından yüklenen görüntünün Dünya ufkundaki büyük bir UFO’ya ait olduğu öne sürülüyor. Görüntüyü yükleyen YouTube kullanıcısı, canlı yayın sırasında NASA’nın ışığı “karartarak” cismin görülmesini engellediğini belirtti. UFO’nun uzay istasyonundan yüzlerce kilometre uzaklıkta bir ‘ana gemi’ olduğu ileri sürüldü.

Klibi yorumlayan bazı kullanıcılar, söz konusu cismin, istasyon camlarında meydana gelen bir yansıma olabileceğini ifade ediyor. UFO teorisyenleri ise Uluslararası Uzay İstasyonu kameraları tarafından birçok benzer cismin kaydedildiğini, NASA’nın düşük kalitedeki görüntüleri halka açık şekilde yayınladığını, yüksek çözünürlüklü görüntüleri ise kendilerine sakladığını iddia ediyor. NASA’dan şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmadı.


(Bilimpro.com haber içerikleri kaynak gösterilmeden ve yazarın adı belirtilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz)

Yıldızlararası dev ‘baloncuk’ (Video)

Dünya’dan 7100 ışık yılı uzaklıktaki bu devasa baloncuğu içindeki yıldız aydınlatıyor.

Hubble Uzay Teleskobu, bir yıldızın etrafını çevreleyen ‘baloncuk’ görünümlü dev bulutsuyu görüntüledi.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ile Avrupa Uzay Ajansı (ESA) kontrolündeki teleskop, büyüleyici bir gözlem gerçekleştirdi. Etkileyici sahne, şimdiden Hubble’ın en seçkin koleksiyonları arasında yer aldı.

Dünya’dan 7 bin 100 ışık yılı uzakta bulunan ve ‘Bubble Nebula’ (Kabarcık Bulutsusu) ismiyle bilinen ‘NGC 7635’ ilk kez 1787 yılında İngiliz astronom William Herschel tarafından keşfedildi. (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre).

maxresdefault-1
NGC 7635 – Bubble Nebula (Hubble/NASA)

Fotoğrafın büyük ve orjinal haline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz: NASA

Cassiopeia (Koltuk) Takımyıldızı içinde bir sabun baloncuğu gibi görünen nebula, aslında içerisindeki parlak yıldız ‘Sao 20575’ tarafından ışıklandırılan bir gaz ve toz bulutu. Yaklaşık 7 ışık yılı genişliğinde ve saatte 100 bin kilometre hızla genişlemeyi sürdürüyor. İçindeki yıldız, Güneş’ten 45 kat daha fazla kütleye sahip ve 400 bin kat fazla enerji yayıyor. Baloncuk, yıldızın çok güçlü etkisiyle büyümesini devam ettiriyor. Zira yıldızdan açığa çıkan gaz, saatte 6,4 milyon kilometre hızla yayılan solar rüzgarlar oluşturuyor.

Teleskop, objenin fotoğrafını yakalamak için bünyesindeki Wide Field Camera 3’ü (Geniş Alan Kamerası 3) kullandı. Görüntü aslen 4 farklı görselin bir araya getirilmesiyle oluşturuldu. Uzaya fırlatıldığı 1990 yılından beri birçok çığır açıcı keşfin yapılmasını sağlayan Hubble Uzay Teleskobu, yerini 2018 yılının Ekim ayında faaliyete geçecek James Webb Uzay Teleskobu’na bırakacak.

Ay yörüngesine insanlı uçuş yapılacak

SpaceX’in kurucusu Elon Musk, iki yolcunun 2018’de Ay yörüngesine gideceğini söyledi.

ABD’li milyarder Elon Musk’ın uzay aracı ve roket üreticisi şirketi SpaceX, parasını ödeyen iki kişiyi 2018 yılının sonuna doğru Ay yörüngesine göndereceğini duyurdu.

SpaceX’in internet sitesinden dün yapılan açıklamada, Ay’a gidecek insanların kimlikleri açıklanmadı ancak yüklü miktarda para ödedikleri belirtildi. Proje gerçekleşirse ABD, 45 yıl önceki Apollo uçuşlarından bu yana ilk kez Ay’a insan göndermiş olacak. Tabi bu sefer özel bir şirketin öncülüğünde gerçekleştirilecek.

Projeye göre iki kişi, Uluslararası Uzay İstasyonu’na kargo taşıyan Dragon 2 uzay kapsülü içerisinde Ay yörüngesine gidip gelecek. Ay yüzeyine iniş gerçekleşmeyecek. Dragon 2, Falcon 9 roketiyle birlikte NASA’nın tarihe damga vuran Apollo uçuşlarını gerçekleştirdiği 39A platformundan fırlatılacak. Falcon 9 roketinin ve Dragon 2 kapsülünün her yönleriyle bu tarz insanlı görevler için tasarlandığı belirtiliyor.

elon1
SpaceX’in CEO’su Elon Musk ve Dragon 2 kapsülü

SpaceX’in kurucu CEO’su Elon Musk, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ile işbirliği sayesinde bu projenin gerçekleşebileceğini, iki kişinin kendilerinden önce kimsenin gitmediği bir şekilde hızlı ve uzağa Güneş sisteminin içinde yolculuk edeceğini kaydetti. Musk, “Kendilerinden önceki Apollo astronotları gibi uzaya insanlığın umutlarını ve hayallerini taşıyacaklar. Kimliklerini açıklayamıyoruz, tek söyleyebileceğim birbirlerini tanıyorlar ve Hollywood’dan değiller. Yolculara sağlık testleri yapılacak, ne olursa olsun riskli bir görev” dedi.

Daha önce de Mars’ı kolonileştirmek istediğini kaydeden Musk, geçtiğimiz Eylül ayında kızıl gezegene 2024 yılında 100 kişiyi göndereceklerini açıklamıştı.

BBC’nin haberine göre, bu alana yatırım yapan tek isim ise Musk değil. İngiliz iş adamı Richard Branson Virgin Galactic adlı şirketiyle, Amazon’un başında bulunan Jeff Bezos ise Blue Origin adlı girişimiyle Musk’ın rakipleri arasında yer alıyor. Branson’ın 250 bin dolar fiyat biçtiği bir uzay yolculuğu için Leonardo DiCaprio ve Ashton Kutcher gibi oyuncular isimlerini yazdırmıştı.